“Rutinine düşkün emekli bir bürokratın değerleri hiçe sayan haysiyetsizleşme öyküsü.” İnsan gerçekten dünyanın en kötü canlısı olabilir mi?
Mahal Edebiyat/İmgenin Çocukları etiketiyle yayımlanan “Bir Fena Manzara,” Ahmet Utku Çetinkaya’nın ilk romanı.
Başarılı bir başlangıç olduğunu düşündüğüm bu ilk romanına yazar bir önsözle başlıyor. Bu önsözde, Umberto Eco’ya atıfta bulunarak roman fikrinin nasıl bir imgeyle ortaya çıktığını açıklıyor. Yazarın aklındaki bu imgeyi Betül Haymanalı’nın çizimi ve Mete Karagöl’ün tasarımıyla kitabın kapağında görüyoruz. Ve başlangıçta sunulan bu imge roman boyunca okurun zihninde asılı kalıyor.
Romanı bir cümleyle özetleyecek olsam; ana karakter emekli noter Bilal Soygazi’nin biraz önce sözünü ettiğimiz imgeyi (deniz manzaralı Çiçekli Parkı) korumak uğruna verdiği bencilce mücadelesi ve bu mücadeleyi verirken insani değerleri nasıl hiçe saydığının hikâyesi, diyebilirim.
Çetinkaya, henüz ilk sayfalarda okuru ana karakter Bilal Bey’le tanıştırarak kötü bir insan olduğu konusunda bilgilendiriyor. Yani bir anti-kahramanla karşı karşıyayız. Ayrıca Bilal Bey’in evinin manzarasını oluşturan Çiçekli Parkı’nda ıhlamur ağaçlarının kesilmesiyle romana hızlı bir giriş yapıyor. Roman boyunca hissedilen bu hızlı giriş ve geçişler, anlatımda akıcılığı sağlıyor. Karakterlere uygun, doğal akan diyaloglar da bu akışa uyum sağlıyor.
Bilal Bey, rutinine takıntı derecesinde bağlı, önemli durumlar olmadıkça bu düzeninden kopmak istemeyen, rutinine olduğu kadar yalnızlığına da düşkün bir insan.
“İyi düşünülmüş bir rutin adeta kendine yapılmış bir yatırımdı.”
Hayatı boyunca kurmak için çok çaba gösterdiği bu düzeni korumak için her türlü insani ve toplumsal değeri yok sayabilecek bencillikte. Sadece işi düştüğünde, bir çıkarı olduğunda insanlara yaklaşan ve gerektiğinde sıcakkanlı olabilen Bilal Bey, bir şey elde edebilmek için karşılığında mutlaka bir şeyler verilmesi gerektiğini düşünüyor ve arkadaşlık, komşuluk ilişkilerini dahi bu uğurda kullanmaktan imtina etmiyor.
Yazar, çıkar için kurulan “bu ilişkiler ahlaki midir?” sorusunu Aristo ve Kant anektodu üzerinden diyaloglar içerisinde karakterlerine sorgulatıyor.
“Çıkar beklemeden bir ödev dürtüsüyle harekete geçiyorsan o eylem ahlakidir.”
Romanda neredeyse çıkarsız ve yalansız bir iş yürümüyor aslında. Bir yerlerden kısa süreliğine hikâyeye dâhil olan her karakter, bir iyilik karşılığında (bu iyilik de sorgulanmalı) mutlaka bir şey talep ediyor.
“O kadar çok yalan söylüyorum ki gerçeklerin gücünü unutmuşum.”
Üç bölümden oluşan romanın ilk iki bölümünde yazar, iki farklı odak noktası yaratarak merak unsurunu son bölüme kadar zirvede tutmayı başarıyor. Birinci bölümde Bilal Soygazi, evinin manzarası olan Çiçekli Parkı’nı, oraya bir turistik tesis yapmak isteyen şirketten korumaya çalışıyor ve çıkar ilişkileri başlıyor. Yaptığı her şey parkı, yani manzarasını korumak adına. Bunu yapma isteği konusunda Bilal Bey’le ne kadar empati kurabilsek de kullandığı yöntemler konusunda sorgulama başlıyor.
Bu ilk bölümde manzarasını koruma konusunda istediğini elde edemeyen Bilal Bey, hiç ummadığı ve çok güvendiği bir yerden darbe alıyor. İkinci bölümde Çiçekli Parkı’nı kurtarmak için daha büyük oynamaya karar veren emekli noter, şirketin önüne parktan çok daha büyük bir yem atmaya karar veriyor ve çıkarcı ilişkiler, yozlaşmış bürokrasi büyük bir hızla devam ediyor.
Evinin önündeki yeşillik alanı korumaya çalışırken şirketin önüne yem olarak attığı bu büyük sürpriz, anti-kahramanın aslında doğa meraklısı olmadığını, kendi doğasındaki bencilliği okurun yüzüne bir tokat gibi çarpıyor.
Son bölümde karşımıza çıkan soru ise cevabını bildiğimiz çok acı bir sorgulama: “İnsan gerçekten dünyanın en kötü canlısı olabilir mi?”
Emre Albayrak
Ahmet Utku Çetinkaya
1994 yılında Sivas’ta doğdu. Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü terk ettikten sonra 2021 yılında Atatürk Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünü bitirdi. Ayrıca Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden de 2022 yılında mezun oldu. Bir Fena Manzara ilk kurmaca eseri.
Biyografi: Ahmet Utku Çetinkaya
Alıntılar
“Önemli olan zeki olmak değil, o zekayla ne yapıldığıdır.”
“Burası adil bir dünya olduğu için değil, adil bir dünya yaratmak için hukuk okuyorum.”
“Bir Spinoza sözü aklına geldi. Havaya atılan bir taş düşünebilseydi, kendi isteğiyle düştüğünü sanırdı.”
Yayınevi: Mahal Edebiyat/İmgenin Çocukları
Sayfa Sayısı: 92
Ebat: 13,5x21 cm
Baskı Yılı: Mart 2022
Kategori: Roman
댓글