top of page
Schoolgirl with Books
Yazarın fotoğrafıPandabiyat Ekibi

Duygu Özlem Yücel ile Yaratıcı Yazarlık Atölyesi Üzerine Söyleşi

"Hem kurgu eserler üzerine hem de çocuk edebiyatı üzerine çalışmalarımız mevcut. Konu yazı olduğunda eğitimlerimiz daha da artacak. En kapsamlı eğitimimiz yaratıcı yazarlık atölyelerimizden tutun da haftalık öykü maratonu etkinliklerimize kadar yazmayı seven ve kendini geliştirmek isteyen herkese birçok seçenek sunuyoruz."


Duygu Özlem Yücel
Duygu Özlem Yücel

Yazar, yazar koçu ve eğitmen Duygu Özlem Yücel ile yazmak, yaratıcı yazarlık eğitimleri ve "Yaratıcı Atölyemiz" üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.


Emre Albayrak: Duygu Hanım merhaba, Pandabiyat’a hoş geldiniz. Okurlarımıza kendinizden biraz bahseder misiniz?

Duygu Özlem Yücel: Merhabalar, sizinle böyle bir söyleşide buluşmak büyük bir keyif. Kendimden ve kariyerimden bir küçük özet geçersem; Marmara İletişim Radyo, Televizyon ve Sinema mezunuyum. Ardından yine aynı fakültede Reklam ve Pazarlama İletişimi yüksek lisansını tamamlayarak iletişim danışmanlığı ile kariyerime başladım. Aynı dönemde aylık dergi ve gazetelere köşeler yazarak yazın hayatımı da başlatmış oldum. İlk romanım Zamane Aşkları bu dönem çıktı. Ardından Dengesiz Bir Aşkın Anatomisi ile yazarlık kariyerim devam ederken bugün beş yayımlanmış romanım bulunuyor. Yazın hayatım boyunca birçok yabancı eğitim ve kaynakla dilimi ve yaratıcılığımı desteklemeye gayret ettim. Bu da bir süre sonra bana yazının da eğitimle güzelleşebileceği vizyonunu verdi. Böylece eğitmenlik kariyerim de başlamış oldu. Yaratıcı yazımı, teknikleriyle ele alındığında ne kadar şahane eserler çıkarmaya vesile olduğunu gördüğümden beri de yazar adaylarıyla ve ben, yaratıcı yazma eğitimleri ile bu keyifli yolculukta birlikte yol alıyoruz.


E.A: Yazmaya ne zaman başladınız? Bu kararı almanızda etkili olan sebepler nelerdi?

D.Ö.Y: Yazmaya başlamak ya da karar vermek diye bir süreç bende hiç olmadı. Ben kendimi bildim bileli yazmaktan büyük keyif alan, kendini yazarak ifade eden ve düz yazı, günlük, deneme, şiir, kısa öykülerle okul hayatını geçiren bir çocuktum. Roman yazma deneyimi ise tüm bu sürecin sonunda hikâyelerin yeterince birikip kalemin olgunlaştığı üniversite yıllarıma denk geldi. Yani yazmak benim için alınmış bir karardan ziyade bir hayat biçimiydi.


E.A: Kitaplar sizin için nasıl bir yol gösterici oldu?

D.Ö.Y: Kitap olmazsa yazı da olmaz. Hayatın farklı yönleri olmaz. Düşünceler ve duygular somutlaşıp nesilden nesile aktarılamaz. Yani kitap olmazsa bana göre soluk olmaz. Özellikle tüm eğitimlerin ilk basamağı zaten “okumuyorsanız, yazamazsınız” mottosuyla ilerler. Kendi kelime dağarcığını genişletmeyen, hayata bakışını ve vizyonunu kitaplarla şekillendirmeyen ve nasıl kitap yazılacağını okuyarak özümsemeyen kişiler kitap yazamaz.


Benim için okumak bir tutku olmasaydı yazmak da bir tutku olmazdı ve inanın o zaman ne romanlarımdan ne de eğitimlerimden konuşuyor olurduk.


E.A: Yazarlık konusunda eğitimler vermeye ve yazar koçluğu yapmaya nasıl karar verdiniz?

D.Ö.Y: Daha önce de söylediğim gibi bu bir süreçti ve beni bu sürece yazma ve öğrenme tutkum itti. Her kitabımda nasıl bir öncekinden daha iyi yazarım, nasıl farklı teknikler denerim ve neyi daha iyi yaparım diye kendimi eğiterek ve araştırarak başladığım bu süreç yazı kasamda başkalarına verebileceğim birçok bilgi şeklinde birikince otomatikman kendimi bu işin eğitim kısmında buldum.


E.A: İnternet siteniz yaraticiatolyemiz.com hakkında konuşalım istiyorum. Online atölyeler başlığı altında çeşitli atölyeler ve aynı zamanda seviyeler var. Bu atölyelerden bahseder misiniz? Atölyelere kimler katılabilir, neler öğretiliyor, eğitimler nasıl işleniyor?

D.Ö.Y: Yaratıcı Atölyemiz, yazı ve edebiyat etkinlikleri gerçekleştirdiğimiz ve katılımcılarımızla Yaratıcı Atölyemiz ailesi olarak üretmeye devam edeceğimiz bir platform.


Hem kurgu eserler üzerine hem de çocuk edebiyatı üzerine çalışmalarımız mevcut. Konu yazı olduğunda eğitimlerimiz daha da artacak. En kapsamlı eğitimimiz yaratıcı yazarlık atölyelerimizden tutun da haftalık öykü maratonu etkinliklerimize kadar yazmayı seven ve kendini geliştirmek isteyen herkese birçok seçenek sunuyoruz.


Çok yakında videolu eğitimlerimiz de eklenecek ve bu seçenekler gün geçtikçe çeşitlenerek renklenecek.


E.A: Yaratıcı yazarlık atölyesi ile ileri seviye yaratıcı yazarlık atölyesi arasındaki farklar nelerdir?

D.Ö.Y: Yaratıcı yazarlık atölyesi bir kitap yazmak istediğinizde ihtiyacınız olan tüm temel bilgileri ve aynı zamanda dramatik yapı oluşturulmasından tutun da üç boyutlu karakter inşasına kadar uygulamanız gereken tüm temel teknikleri öğreten kapsamlı bir atölye. Teorik bilgilerin yaklaşık kırk ayrı uygulama ile pratiğe dökülmesi ve yazma pratikleri ile öğretmeyi hedeflediğimiz bir sürecimiz var.


İleri seviye yaratıcı yazarlık atölyesi ise bu temeli almış, kendi eserini yazmaya hazır katılımcılarımızın teorik ve teknik bilgileri almaya devam ederken aynı zamanda kendi projelerini de hayata geçirmeye başlayacakları bir üst seviye atölyemiz diyebiliriz.


"Yazar doğulur da yazar olunur da. Bir işte başarılı olmak hem yetenek hem bilgi işidir. Bu durumda eğer doğuştan yetenekliyseniz bir adım önde başlarsınız. Ama teknik bilmediğinizde tökezleyebilme ihtimaliniz yüksektir. Yeteneğinizi bilgi ile harmanladığınızda başarı kaçınılmazdır."

E.A: Yazmak bir eylemdir ve yazarlık da bu kısmıyla teknik bir iştir. Ve şahsen tekniği olan her şeyin öğretilebileceğine/öğrenilebileceğine inanıyorum. Fakat “yaratıcı yazarlık” dediğimizde bambaşka bir anlam çıkıyor ortaya. Orhan Pamuk “Kendimi döve döve yazar yaptım.” diyor mesela. O zaman size kadim bir soru: Yazar doğulur mu, yazar olunur mu?

D.Ö.Y: Yazar doğulur da yazar olunur da. Bir işte başarılı olmak hem yetenek hem bilgi işidir. Bu durumda eğer doğuştan yetenekliyseniz bir adım önde başlarsınız. Ama teknik bilmediğinizde tökezleyebilme ihtimaliniz yüksektir. Yeteneğinizi bilgi ile harmanladığınızda başarı kaçınılmazdır.


Bir diğer senaryoyu ele alalım. Yeteneğiniz olmadığını düşünüyorsunuz ve yazmayı çok istiyorsunuz. Bu durumda da sonradan edinilen bir kabiliyet olarak alacağınız bilgi ve eğitimlerle yaratıcı yazarlık dünyasına başarılı bir giriş yapabilirsiniz. Üstelik hiç keşfetmediğiniz ve içinizde var olan bir yeteneği kendinizi eğitirken keşfetmeniz de çok olası.


E.A: Atölyelerinizden biri “Anlatsam Roman Olur Atölyesi.” Bu konu çok tartışılır; gerçek hayat hikâyelerinden roman olur mu? Çünkü burada bahsettiğimiz biyografi veya otobiyografi değil, roman. Ingmar Bergman’ın kızı, yazar Linn Ullmann şöyle diyor: “Anıların tek başına bir şeyi sanat yapmaya yetmeyeceği açık. Dün gece gördüğünüz bir düşü yeniden anlatmakla bir roman yazmak arasındaki farkı yaratan biçimdir.” Bu söze katılır mısınız? Gerçek hayat hikâyelerini roman yapan unsurlar nelerdir?


D.Ö.Y: Kesinlikle bu sorunun dâhice olduğunu düşünüyorum. Bahsettiğiniz gibi her hayattan bir hikâye doğar, en basit görünenden bile fakat önemli olan onu nasıl anlattığınızdır. Kimse sıradan, herkesin başına gelebilecek ya da bu hikâyenin hiçbir cezbedici tarafı yok dediği hayat hikâyelerini okumak istemez. Okuru merak ettirmek, bir sonraki sayfayı çevirmelerini sağlamak ise kişinin o hayattaki hikâyeleri nasıl ele alacağına bağlıdır.


Keza çoğu kez biyografiden ziyade gerçek hayattan esinlenilmiş kurgu ile hikâyenin özüne, onu daha cazibeli kılacak karakterler, çatışmalar ve doruk noktaları eklendiğine şahit oluruz.


E.A: Yaratıcı yazarlık atölyelerinin hemen hemen hepsinde sloganlaşmış bir deyim vardır: “Anlatma Göster!” Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

D.Ö.Y: Anlatma göster diyorum. Romanda amaç okuru sıkmadan akışa kapılıp hikâyenin içinde sürüklenmesini sağlamak ise bunu yapmanın en iyi yolu yazarlığı zaman zaman bir kenara koyup yani okura yazarı unutturup karakterlerin yaşayarak durumları ve olayları anlatmalarını sağlamak. Çok geçerli bir teknik olduğunu düşünüyorum. Kullanılması kolay olmasına rağmen uygulama konusunda ilk etapta kişilerin zorlanabildiklerini biliyorum. Ama kalemi alıştırdığınızda size çok akışkan ve akıcı hikâyeler yazma şansı veriyor.


E.A: Çehov, “Vaktim olsaydı daha kısa yazardım.” der. Sizce eklemek mi zor çıkarmak mı? Siz hangisini tercih ediyorsunuz ve öneriyorsunuz?

D.Ö.Y: Tekrar varsa at gitsin. Fazla kelime varsa at gitsin. Özden saptıysa at gitsin. Kulağına hoş gelmiyorsa at gitsin. Cümleler çok uzuyorsa fazlalıkları az gitsin.


Yazmanın ikinci etabı yeniden okumaktır. Yeniden okuyarak yapacağımız düzenlemelerde ilk sloganım da hep bu olur. Çünkü dediğiniz gibi Çehov’dan tutun da günümüz edebiyatçılarının birçoğu ve hatta küresel çapta ün yapmış yaratıcı yazarlık eğitimlerinde en fazla önerilen ki benim de hep savunduğum tez budur. Fazlaysa at gitsin!


E.A: Aynı zamanda yazar koçluğu da yapıyorsunuz. Kimlere danışmanlık yapıyorsunuz, süreç nasıl işliyor?

D.Ö.Y: Yazar koçluğu için bir kitap yazma danışmanlığı süreci diyebiliriz. Şöyle ki yazar eğer hikâyesini toparlamakta güçlük çekiyor ya da bir yol göstericiye ihtiyaç duyuyorsa bu etapta devreye yazar koçu olarak girerek onun teknik ilerlemesine destek sağlıyor ve kitabı yayınevine teslim edilebilecek hâle getirmesi hususunda danışmanlık yapıyorum.


E.A: Atölyelerinize katılmak isteyen yazar adaylarına önerileriniz nelerdir?

D.Ö.Y: Yazma ile ilgili bir tutkuları, merakları varsa ya da acaba yazabilir miyim diye merak içindelerse kesinlikle atölyelerden birini deneyip bu yolu deneyimlemelerini öneririm. Atölyem her zaman daha büyük ve güzel bir yazın ailesi olmak için sizleri bekliyor olacak.


E.A: Pandabiyat okurlarına neler söylemek istersiniz?

D.Ö.Y: Tutku duydukları şeylerden asla vazgeçmesinler. Bu tutkularına okumayı, kitapları, edebiyatı, yazmayı da dâhil etsinler. Hayat bambaşka dünyalara şahit olunduğunda çok daha güzel ve renkli. Bu dünyalara girmenin en güzel yollarından biri de edebiyat…



Duygu Özlem Yücel ve yaratıcı yazarlık atölyeleri üzerine bilgi edinmek için:


"Yaratıcı Atölyemiz" web sitesini ziyaret edebilirsiniz.


Duygu Özlem Yücel'i ve "Yaratıcı Atölyemiz" sayfasını takip etmek için:


İnstagram: yaratici_atolyemiz


Comments


Schoolgirl with Books
bottom of page