Edisyon Kitap etiketiyle yayımlanan ve dört kitaptan oluşan kurgu dışı "Derin Düşün" serisi meraklılarını bekliyor.
“Yaklaşık yirmi yıl önce, abimin büyük oğlu Hannibal çok ani bir biçimde öldü. 17 yaşındaydı. O sıralar 80 yaşında olan babam da ailenin geri kalanı gibi çok üzgün ve matemliydi. Kederinin derinliğiyle, ‘Bu genç adamın ölmesi doğru değil. Ben doğru yaşta olduğum için ölebilirdim ama o ölmemeliydi…’ dedi.
Ölmek için doğru yaş mı? Ölmek için ‘doğru’ bir yaş var mı?”
Deri Düşün serisinin ilk kitabı olan Yaş, Gerontolog Suresh Rattan’ın yaşlılar üstüne yaptığı uzun yıllara dayanan araştırmaların sonucu olarak yaş almak, yaşlanmak ve genel olarak yaşamak haline yeni bir gözle bakmamızı sağlayan bir kitap.
Yaşlanmak, yaşam denen deneyimlerden geçen her insanın aşina olduğu bir süreç. Zamanın geçiciliğinin kanıtı ise kimliklerimizde kayıtlı. Doğum günlerimizi gösteren gün, ay, yıl rakamlarının mimlediği an artık geçmiş denen zamanda kalmış bir iz. Bu rakamların geleceğe izdüşümleri ise irili ufaklı pek çok vaadin, yeniliğin, bilinmezin habercisi.
Yaş’ın yayımlanması, Dünya tarihine şimdiden damgasını vurmuş bir pandemiye denk geldi. Dolayısıyla, hem karantina günlerinde daha yakından baktığımız kendimize hem de yaşanan yaşın, hissedilen yaşın, olmuş ve olunacak yaşın hallerine dair rafine bir manzara sunuyor.
Yaş, yaşlanmayla ilgili araştırmalar yapan gerontolog Suresh Rattan’ın kaleminden bir “sonsuz yaşam” rehberi.
Çevirmen: Tülin Er
Sayfa Sayısı: 64
Suresh Rattan
Biyogerontolog olan Suresh Rattan, yaşlanmanın biyolojisi üstüne çalışmaktadır. Danimarka’daki Aarhus Üniversitesi’nin Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü bünyesindeki Hücresel Yaşlanma Laboratuvarı’nın, 1984’te kurulduğu günden bu yana yöneticiliğini yapmaktadır. Yayımlanmış 230’u aşkın makalesi ve 14 kitabı vardır. Biogerontology dergisinin baş editörlüğü görevini yürütmektedir. 1993’ten itibaren Marquis Who is Who in the World (Marquis Dünya’da Kim Kimdir) listesine eklenmiştir. Dünya Ekonomik Forumu’nun Gerontoloji Küresel Gündem Konseyi üyeliği görevinde (2008-2009) bulunmuştur.
Web Sitesi: sureshrattan.com
“Hepimizin içinde yaşamak isteyeceği o uzak ‘mutlu ülke’ye dair pek çok düşünceyi paylaşmadan önce, mutluluk araştırmasındaki ilk büyük sürprizi açıklama vakti: İnsanlar birbirinden uzakta çeşitli ülkelerde ve kıtalarda son derece farklı koşullarda yaşamalarına rağmen, ‘insan olmaları’ hepsini şaşırtıcı biçimde benzer kılıyor. Gana’daki bir çiftin mutluluğu için çok önemli olan temel faktörler, Türkiye’de, İtalya’da veya Peru’da aşağı yukarı benzer yaşlardaki bir çift için de geçerli.”
Edisyon Kitap’ın Derin Düşün serisinin ikinci kitabı Mutluluk, ekonomi profesörü Christian Bjørnskov’un kaleme aldığı, mutluluk kavramını genel psikoloji yaklaşımlarının yanı sıra bölgesel, ekonomik, toplumsal açıdan da inceliyor. Mutlulukla, gerçek anlamda kastedilenin ne olduğu sorusu üzerinde yoğunlaşıyor.
Mutluluk gibi herkesin peşinde olduğu bir hâlin net bir tanımının olmaması ilginç değil mi? Nasıl bir şeydir mutluluk? Hep içimizde olduğu söylenir ya, neden bulamıyoruz? Anlık mutluluklar, kalıcı mutluluklar, paranın satın alabildiği ve alamadığı mutluluklar… “Her şeyin eşit olduğu durumda, sizin arabanız komşunuzun arabasından büyükse daha mutlusunuzdur. Ama komşunuzun sizinkinden daha büyük bir araba aldığı gün, mutluluğunuz komşunuzun mutluluğunun yükseldiği oranda düşer ve bu ebedi döngü sürekli devam eder” diyor Bjørnskov ve kıyaslama davranışının mutluluğa etkisine ışık tutuyor.
Mutluluk öyle önemli ki Birleşmiş Milletler 2012 yılından bu yana dünya çapında yaptığı anketlerle her yıl ülkelerin mutluluk seviyelerini gösteren bir rapor yayınlıyor. Tüm dünya için bir sınav olan şu son yıllarda ise mutlu olmaya hem ülke hem birey olarak en ihtiyaç duyduğumuz zamanları yaşıyoruz.
Mutluluk bu bakımdan modern dünyanın bir izdüşümünü veriyor. Belki kimilerine onun formülünü verir, kimileri için onu bulmayı kolaylaştırabilir de…
Çevirmen: Tülin Er
Sayfa Sayısı: 64
Christian Bjornskov
Danimarka’daki Aarhus Üniversitesi’nde ekonomi profesörü ve Stockholm’deki Endüstriyel Ekonomi Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Göttingen Üniversitesi ile Heidelberg Üniversitesi’nde misafir profesör olarak görev aldı; Kopenhag’daki Siyaset Araştırmaları Merkezi ile Londra’daki Ekonomik İlişkiler Enstitüsü’nde öğretim üyeliği yaptı. Araştırmaları American Journal of Political Science, Journal of Development Economics, Public Choice ve Academy of Management Perspectives gibi dergilerde yayımlandı. Araştırmaları dışında Danimarka’da yayımlanan Børsen gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır.
"Gerçekten âşık olan kişi, aşkı tanımlamaya çalışmaktan pek keyif almaz, bundan tatmin olmaz."
-Soren Kierkegaard
“Aşk romantik bir klişe değil. Aşk bir insan gerçeği.”
-Anne Marie Pahuus
Derin Düşün serisinin üçüncü kitabı olan Aşk,
"Nedir aşk?" sorunsalı üzerinden ilişki kuruyor. Adem ile Havva’dan beri içine düştüğümüz eski bir yalan mı yoksa yaşama dair aradığımız en yüce anlam mı? Belki insanın kendi coğrafyasını bulması, bulduğu yerde kendini yeniden keşfetmesi. Belki de gerçekten o “bir” kişi, tüm evreni kaplayan.
Filozof Anne Marie Pahuus, düşünce tarihini en çok meşgul eden kavramı sorguluyor. İnsan denen varlığın fiziksel ve ruhsal yanı aşktan başka hiçbir konuda birbirine bu kadar yaklaşamaz. Sağlıklı kalbimiz aniden çarpmaya başlıyorsa ve bunun sebebi tansiyon değilse, aşktır. Dünya aynı dünyayken, aniden içimizde kuşlar ötmeye, senfoniler çalmaya başlıyorsa, bu aşktır.
Yine de romantik aşkın bilinen tüm klişelerin ötesinde bir varoluşu vardır. O dünyaya ulaşmanın bir yolu da bu sayfalardan geçiyor.
Çevirmen: Müge Hestbaek
Sayfa Sayısı: 64
Anne Marie Pahuus
Aarhus Üniversitesi’nde görevli Danimarkalı filozof.
“Algıladığımızın, düşündüğümüzün bilincinde olmak, var olduğumuzun bilincinde olmaktır.”
-Leif Ostergaard
Edisyon Kitap Derin Düşün serisi dördüncü kitap olan Beyin ile devam ediyor. Leif Østergaard imzası taşıyan Beyin okuru bildiklerini yeniden sınamaya zorluyor.
Leif Østergaard Beyin’de evren hakkında bildiklerimiz beynimize dair bildiklerimizden fazla olduğunu söylüyor. Hem gerçeği gösteren hem yanılsamaların en derinini yaşatan beynimiz, kuşkusuz bilim insanları kadar filozofların, sosyal bilimcilerin de ilgisini çeken bir muamma.
Ölümünün ardından beyni çıkarılan Einstein, kafatasını delip geçen demir çubuğa rağmen yaşamını sürdüren Phineas Gage, Yağmur Adam filmine ilham veren Kim Peek… Onlar biyne dair pek çok sorunun cevabını bulmamıza ve yeni soruların kapalı kapıları ardında öylece kalmamıza yol açtı. Ve o zaman bu zama bu soru öbeğinin içinde cevapları arıyoruz. Leif Østergaard imzası taşıyan Beyin bu cevapları bulma yolunda okura yardım elini uzatıyor.
Leif Østergaard’a göre beyniniz bu kitabı okuyup okumamaya çoktan karar verdi bile. Bazı araştırmacılar neyi yapmak “istemediğimizi” seçme konusunda özgürlüğün daha önemli olduğunu söylüyor.
Yine de yüzyıllardır şu sorunun cevabını arıyoruz: 026ÜR 1R4D3 V4R M1?
Çevirmen: Tülin Er
Sayfa Sayısı: 64
Leif Ostergaard
Leif Østergaard, yüksek lisans derecesini 1992'de Astronomi, Fizik ve Matematik alanında ve 1994'teki doktorasını Danimarka'daki Aarhus Üniversitesinden almıştır. Massachusetts General Hospital ve Harvard Medical School'daki araştırma bursundan sonra, 2000 yılında Aarhus Üniversitesi'nde beyin tümörlerinde steroid eylemi üzerine doktora tezini ve akut inmede serebral dolaşım üzerine tezini savundu. Şu anda Aarhus Üniversitesi Hastanesi'nde Nöroradyoloji Bölümü ve Aarhus Üniversitesi'nde Deneysel Nöroradyoloji Profesörü ve bölüm danışmanı olarak görev yapmaktadır. Uluslararası hakemli dergilerde 175 orijinal makale yayınladı.
Østergaard, 2008 yılında Danimarka Kraliyet Bilimler ve Edebiyat Akademisi üyeliğine seçildi ve araştırmaları için birçok ödül aldı.
Comments