Etrafımı mis kokulu beyaz güller sarmıştı. Beyaz gülün hikâyesini bilirsiniz, ayrılığı çağrıştırır. Gül bahçesinin ortasında keyfe keder uzanırken, sanki bütün dertlerimi toprağa salmıştım. Konuşmadan anlamıştı beni mis kokulu güllerim.
Babam vefat edeli, bugün tam beş yıl olmuştu. Zaman su misali derler ya, benim için geçmemişti. O akıp giden, gitmeyi başaran zaman, benim için ne su olmuştu ne de sel.
Ben hâlâ aynı yerdeydim. Acılarım, kederim, hele de o özlem hissi hâlâ içimde fütursuzca dolanıyordu. Canımın yandığını, içimden bir şeylerin koptuğunu hissetmek acıların en belalısıydı. Bazen öylesine içiniz parçalanır ama siz engel olamazsınız. Bir de derdinizi anlatmak, paylaşmak istemezsiniz. Çünkü kimse sizi anlamayacak gibi hissedersiniz. Aslında tam da öyledir. Kimse sizi anlamaz. Herkes kendi derdinin peşinde oradan oraya savrulur. Tam da o gün, o kara günde rastladım bu mis kokulu gül bahçesine. Babamın gittiği gün o güller sarmıştı etrafı.
Gel, seni anlayan olmazsa bize dök içini, der gibi fısıldadılar. Onlara o gün, için için, tüm anlaşılmayışlığımı döktüm. Ağlamak da gülmek kadar doğal bir duygu değil miydi? Erkek adam ağlamaz, diyenlere kulaklarımı öyle bir tıkadım ki, babamın gidişiyle kalbimin paramparça oluşunu güllere anlattım, toprağın kokusunu hissettim. Uzandığım soğuk topraktan gökyüzüne baktım, havanın ılık esintisine, o sessizliğe ruhumu bıraktım. Bazen insanın canı öyle acır ki, yüreğine sığdıramaz hiçbir şeyi.
Üstünden beş yıl geçti ve yine buradayım, acım taze, özlemim derinden… Ama en güzel şekilde yaşadım kaybedişliğimi, arkamdaki koca dağı kaybedişimin acısını doya doya yaşadım. Sonra da hepsini içim sızlayarak bu gül bahçesine gömdüm. Bir şeyi daha fark ettim aslında buraya son gelişimde; kazanmak gibi kaybetmek de duyguların en doğalıydı. Ya da benimki kabulleniş... O mis kokulu gül bahçesine bugün gülerek veda ediyorum. Konuşmadan beni anladığı, ağzımı açmadan derdime ortak olduğu için minnettarım. Bir sesle irkildim. Beni kendime getiren, annemin, toparlan haydi gidiyoruz, deyişiydi. Oradan uzaklaşırken ardıma bakmadım. Çünkü bir söz vermiştim kendime; ne kadar acısa da canın, devam et, diye. Gözümden iki damla yaş aktı. Ama bu sefer sevincimi yaşıyordum. Ruhunu özgür bırak.
Yazar: Melisa Kantarcı
Comments