İrvine Welsh - Düzgün Muamele
top of page
Schoolgirl with Books

İrvine Welsh - Düzgün Muamele

Herkesin iyi bir "Düzgün Muamele"ye ihtiyacı var!


İrvine Welsh - Düzgün Muamele
İrvine Welsh - Düzgün Muamele

Yeraltı Edebiyatı


Yeraltı Edebiyatı, kurulu sistemi sorgulayan, toplumun tehdit olarak gördüğü unsurları açık bir dille anlatan; isyankâr ve aykırı karakterlerin hayatlarına, psikolojilerine odaklanan bir edebiyat türü. Marquis de Sade, Charles Bukowski, Chuck Palahniuk, Metin Kaçan ve Hakan Günday aklıma ilk gelen temsilcileri.


İrvine Welsh


Kalemi bozuk İskoç yazar Irvine Welsh’i birçoğumuz gibi “Trainspotting” ile tanıdım. Ewan Mcgregor’un efsane performansı, Yeraltı’na dikkatimi çeken unsurlardan biri olmuştu. Daha önce bir Palahniuk macerası yaşamıştım, ne de olsa Fight Club, Yeraltı’nda ilk göz ağrımdı. Fakat iki yazarın Yeraltı dünyası, siyahla beyaz kadar birbirinden ayrı. Gerek dil gerek atmosfer bakımından. Yeraltı Edebiyatı malzemelerinin çoğunu kitapta görüyoruz: Uyuşturucu, şiddet, alkol, cinsellik, bağımlılık, aykırı karakterler...


Düzgün Muamele


Düzgün Muamele’de, “Şerbet” Terry Lawson’ın peşine takılıyoruz. Terry’nin mesleği taksi şoförlüğü. Boş zamanlarında ise uyuşturucu satıcılığı, porno oyunculuğu gibi ek gelir sağlayan hobileri var. Bu abimizin ağzı küfürlü, argolu, iyi laf yapıyor. Ayrıca seks bağımlısı. Yeraltı için tam aradığımız tip. Fakat bize güvenilmez gibi gelen bu karakterde kitabın ilerleyen bölümlerinde şunu görüyoruz; Terry içi dışı bir, dürüst ve kendini olduğundan başka biri gibi göstermiyor!


Mekân Edinburgh, zaman meşhur Kafakoparan kasırgasının yaşandığı dönem. Küfürün ve argonun gırla gittiği kitap, Welsh’in espritüel ve kıvrak dili sayesinde itici gelmediği gibi gerçekçiliğe katkısı büyük oluyor. Çünkü Welsh bu dili olabilecek en iyi oranda kullanıyor: Yani kitap boyunca. Dolayısıyla alışıyor insan. Bu kitap hiçbir bağımlılığa gerek olmadan kafa dağıtmaya birebir.

 

Alıntılar


“Ondan bulaşıcı bir hastalıkmış gibi uzak durmaya özen gösteren kalabalığın arasına daldı.”
“Ama kalbin iyiyse bazıları oraya bıçak saplamak istiyor.”
“Beni şeye rağmen seviyordu… Şeye… Hiçbir şeye rağmen.”
“İnsanlar göremez ağladığımı, çünkü içine doğru ağlamayı öğrenmen gerekir.”





Schoolgirl with Books
bottom of page