Octave Mirbeau - Bir Sinir Hastasının 21 Günü - Üç Nokta Yayınları
“Seçme hakkının işleyişinde asıl hayranlık uyandıran şey, egemen olan ve kendisinden başka efendisi olmayan halka, hiçbir zaman tadına varamayacağı iyilikler vadedilmesi ve her halükârda gerçekleştirilmesi başka birine bağlı sözler verilmesidir. Tüm hayatları boyunca, kumarbazların para peşinde, âşıkların acının peşinde koştukları gibi vaatlerin arkasından koşan seçmenler, son derece insani ve böylesine onmadık biçimde bağlı oldukları sözlerin tutulmamasını bile yeğliyorlar. Seçmen olsak da olmasak da biz böyleyiz… Tatmin edilmiş arzular bizim için bir şey ifade etmez… Asla gerçekleşmeyen şeylerin özlemini duymak ve sonu gelmez bir rüyaya dalmak isteriz.”
Çevirmen: Alev Çamalan
Sayfa Sayısı: 336
Jale Sancak - Fırtına Takvimi - Hep Kitap
2014 yılında “Duygu Asena Roman Ödülü” sahibi olan Fırtına Takvimi, öyküleriyle tanıdığımız Jale Sancak’ın ilk romanı.
Yelnehir, Doğu’nun ücra bir köşesinde, fırtınaların hiç eksik olmadığı bir kasabadır. Yaşam şartlarının çok zor olduğu bu kasabada bir avuç insanın kaderi acı bir olayla kesişir.
Kevser ile Halil birbirlerine aşkla bağlı olsalar da yoksulluğun, çaresizliğin pençesinde kıvranmaktadırlar. Yüksek ateşle kasabanın hastanesine götürdükleri kızları Berru’nun ölümüyle iyice yıkılırlar. Kızlarının ölümünden, büyük şehirden kasabaya tayin edilmiş doktor Levent’i sorumlu tutan ve adalet arayan Halil’in başına gelmedik kalmaz: Karakolda dayak yer, aşağılanır ve çevresinden iyice kopar.
Doktor Levent’in karısı Süreyya, rüzgârın hiç dinmediği bu küçük kasabada çok mutsuzdur. Küçük Berru’nun ölümü, evliliğini ve kendi hayatını sorgulamasına yol açar.
Levent’le gizli bir ilişki yaşayan hemşire Nur da geçmişiyle barışabilmek için iç hesaplaşma yoluna gitmek zorunda kalır.
Geçmişin ve şimdinin travmalarıyla başa çıkmaya çalışan insanların yürek parçalayan hikâyeleri, usta edebiyatçı Jale Sancak’ın kalemiyle hayat buluyor.
Sayfa Sayısı: 200
Yekta Kopan - Bana Kuşlar Söyledi - Can Yayınları
Çoğumuz çocukluğa dair tek bir anıya sarılırız bazen. Bir gün, bir kişi, bir olay… Bütün çocukluğumuzu onun çevresinde öreriz. Hani çocukken bir yerimiz yara olduğunda tentürdiyot sürerlerdi üstüne, sonra da yanmasın diye üflerlerdi. Hayatımız boyunca birileri yaralarımıza iyi gelecek bir şeyler sürsün, sonra da acımızı almak için üflesin diye bekliyoruz.
Yekta Kopan’ın yeni öykü kitabında çocuklar var. Gerçekle gerçek ötesinin sınır çizgisinde yürürken dengesini bulmaya çalışan çocuklar. Yetişkinlerin sıkıcı ve yoz dünyasına sığamayan, hayata taptaze gözlerle bakan, yaralı olmasına karşın sorgulamaktan asla geri duramayan çocuklar. Cesaretlerini ceplerinde taşıyan çocuklar.
Yazar, alabildiğine gerçekçi, cesurca yaratıcı, oyunbaz ve distopyanın sınırlarında gezinen öyküleri bir araya getiriyor. Bana Kuşlar Söyledi, ele aldığı çetin meselelere karşın kendine özgü mizahından, derin ironisinden ve yaşam sevincinden asla ödün vermiyor Yekta Kopan. Her şeye rağmen hayatın yanında olmamız hatta elden geldiğince “dans etmemiz” gerektiğini vurguluyor.
Çocukların dünyasından bakınca hâlâ umut var. Çocuklar varsa umut da var.
Sayfa Sayısı: 128
Kazuo Ishiguro - Klara İle Güneş - Yapı Kredi Yayınları
“Güneş her zaman bize ulaşmanın yolunu bulur.”
Çağdaş edebiyatın en önemli yazarlarından Kazuo Ishiguro, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıktan sonra yayımlanan ilk romanı “Klara ile Güneş”te, yeni teknolojilerin etkisiyle köklü değişimler geçirmiş bir toplumda yaşanan, sevgi, umut ve fedakârlığa dair unutulmaz bir hikâye anlatıyor.
Sıra dışı gözlem yeteneğine sahip bir yapay zekâ olan Klara, kendisi gibi “Yapay Arkadaş”ların satıldığı mağazadaki yerinden insanları izleyip dış dünyayı öğrenmeye çalışır, onu yeni evine götürecek o özel çocuğu sabırla bekler. O çocuk nihayet çıkageldiğinde, Klara kendini ezici kaygılar ve kırılgan umutlarla dolu bir dünyada bulacak, sarsılmaz bir adanmışlıkla bağlandığı Güneş’in yardımıyla bir mucizeyi gerçek kılmaya çalışırken insan denen canlıyı bütün zaafları ve çelişkileriyle tanıma fırsatı bulacaktır.
“Klara ile Güneş, dingin duygusal yoğunluğu sayesinde Ishiguro’nun büyük bir düzyazı üslupçusu olarak yerini sağlamlaştırıyor.” -Evening Standard
“Beni Asla Bırakma’yı sevenlere göre bir roman: O kitabın DNA’sındaki duygusal açıklık, kendimizi dışarıdan görebilme niteliği ve insanlığa dair ‒tam olarak iyimser denemese de‒ şefkatli, dokunaklı ve hakiki bakış burada da mevcut.” -The Times
“Kazuo Ishiguro, büyük bir duygusal güce sahip romanlarında, dünyayla bir bağlantımız olduğu yanılsamasının altında yatan dipsiz uçurumu açığa çıkardı.” -2017 Nobel Edebiyat Ödülü’nün gerekçesinden
Çevirmen: Lale Akalın
Sayfa Sayısı: 264
Şebnem Pişkin - Kudüs Kırmızısı (Kanla Sulanan Kutsal) - Siyah Kuğu
Kudüs, sevdadır. Kudüs, davadır. Kudüs, farkında olmaktır. Bir şehirden çok daha fazlasıdır Kudüs. İnsanlığın ortak mirası, adeta can damarıdır. Yeryüzündeki dinlerin ilk çıkış noktası, peygamberlerin doğduğu toprak, semâ ile arz’ın buluşma noktasıdır. Tarihe şahitlik etmiş kadim şehirdir Kudüs. Davud’un duasını duymuş, Süleyman’ın ihtişamını yaşamış, Zekeriya’yı görmüş, Meryem’in sırrına ortak olmuş, İsa’ya geçit vermiş, Yahya’yı yaşamış, Musa’nın sesini işitmiş, Muhammed Mustafa’nın kokusu üzerine sinmiş topraklardır Kudüs. Kudüs, kutsal; Kudüs kıymetli, Kudüs kalplerin kıblesidir. Kudüs fatihi Selahaddin Eyyûbî’nin dediği gibi: “Kudüs hiçbir şey, ama aynı zamanda her şeydir!”
Bu kitabı yazarken çoğu zaman bedenimi klavyenin başında bırakarak, hayal gücümün kanatlarıyla uçup gittim Kudüs şehrine. Taşlarına dokunamasam da serinliğini hissettim avuçlarımda, Eriha’nın çöllerine basamasam da ayak izimi bıraktım kumlarında. Hasretini hissettim iliklerime kadar, gitmediğim bu şehrin. Hâsılı Kudüs hakkında bir kitap yazarak Kudüs için bir şeyler yapmak istedim. Ne kadar başarılı oldum, bunu okuyucunun takdirine bırakıyorum. Ancak kurguladığım hikayelerde haddimi aştıysam şayet, bundan Allah’a sığınırım. Bildiklerimin öğretmeni, bilmediklerimin öğrencisiyim yalnızca.
Sayfa Sayısı: 258
Comentários