Rutger Bregman - Çoğu İnsan İyidir: Yeni Bir İnsanlık Tarihi
top of page
Schoolgirl with Books

Rutger Bregman - Çoğu İnsan İyidir: Yeni Bir İnsanlık Tarihi

Güncelleme tarihi: 14 Ara 2021

Bu kitap radikal bir düşünce hakkında. İktidar sahiplerini yüzyıllardır endişelendiren bir düşünce. Dinler ve ideolojilerin karşı çıktığı bir düşünce. Medyada bu konudan neredeyse hiç bahsedilmiyor ve tarih boyunca inkâr edildiği açık. Peki, nedir bu düşünce? “Çoğu insan iyidir.”


Rutger Bregman
Rutger Bregman - Çoğu İnsan İyidir - Mundi Kitap - 2021

Mundi Kitap etiketiyle ve “Yeni Bir İnsanlık Tarihi” alt başlığı ile yayımlanan “Çoğu İnsan İyidir,” Avrupa Basın Ödülü’ne iki kez aday gösterilen tarihçi ve yazar Rutger Bregman’ın, insana, insanlığa farklı bir açıyla bakmasının sonucu ortaya çıkan tarihle felsefenin iç içe geçtiği özel bir kitap.


Anton Çehov’un “Kim olduğu gösterilince insan daha iyi biri olur.” epigrafıyla başlayan kitabın insanlığa yeni bir gözle bakmamızı sağlayacak düşünce olan “Çoğu İnsan İyidir” önermesi, yaşanmış olaylarla ve deneylerle ortaya çıkan sonuçlara dayanan gerçekçi ve devrimci bir eylem.


Machiavelli’den Hobbes’a, Freud’dan Pinker’a herkesin inandığı gerçek, insanların kötü olduğu yönündeyken, Rutger Bregman, insanların iyi olduğu argümanını ortaya atıyor ve bu varsayımını destekleyecek dünya tarihinden örnekler sunuyor. Çünkü başlangıçta insanların iyi olduğunu varsaymak, önümüze bambaşka seçenekler çıkartıyor.


İnsanlık tarihinin 200.000 yılına bu yeni perspektiften bakmayı deneyen Bregman rekabete değil, iş birliğine yatkın olduğumuzu, güven duyma içgüdümüzün Homo sapiens’in ilk ortaya çıktığı dönemlere uzandığını savunuyor. İnsanların özünde iyi olduğuna inanmanın farklı düşüncelerin temelini atacağına, toplumda olumlu yönde köklü değişiklere yol açabileceğine inanıyor ve bu inancın, iyimserlik değil gerçeklik olduğuna inanıyor: Yeni Bir Gerçeklik!

“Günümüzde ebeveynler çocuklarına yabancılara güvenmemeyi öğretirken tarihöncesinde bunun tam tersi öğretiliyordu.”

Rutger Bregman’ın insanın iyi olduğu düşüncesini desteklemek için ortaya koyduğu örneklerde doğal afetler, krizler, savaşlar, toplumsal felaketler gibi durumların yanı sıra insanın kötü yanını ortaya koymaya yönelik gerçekleştirilmiş ve tarihe geçmiş deneyler de mevcut. İnsanlığın kolektif belleğine bizlerin de farklı bir açıyla bakmamıza olanak tanıyan Bregman, oldukça ikna edici.

“Çoğu insanın kötü olduğuna inanırsak birbirimize öyle davranmaya başlarız ve birbirimizin içindeki kötülüğün ortaya çıkmasını sağlarız.”

ÖNSÖZ


Kitabın henüz başında çarpıcı bir örnekle giriş yapıyor Bregman. Winston Churchill’in “yırtıcı hayvan” olarak nitelendirdiği Adolf Hitler’in Büyük Britanya’ya yaptığı ve tarihe “The Blitz” yıldırım olarak geçen çıkarma. Alman bombardıman uçakları, 7 Eylül 1940’ta “Kara Cumartesi” olarak anılan günde Manş Denizi’ni geçerek Londra’ya vardı ve bunu takip eden dokuz ay boyunca seksen binden fazla bomba bıraktılar.


Fransız yazar Gustave Le Bon tarafından yazılan “Kitlelerin Psikolojisi” kitabında böyle felaket dönemlerinde insanların doğaları gereği panik ve şiddete eğilimli olduğu yazıyordu ve tabii ki Hitler de dönemin bu önemli eserini okumuştu.


Peki, 40.000’den fazla insanın hayatını kaybettiği The Blitz döneminde İngilizler nasıl tepkiler verdi? İnsanlar gerçekten Kitlelerin Psikolojisi’nde Le Bon’un önerdiği gibi vahşileştiler mi? Rutger Bregman, o döneme ait raporlara da yer vererek bu soruların cevaplarıyla bizi kitaptaki düşüncesine alıştırmaya başlıyor.

“Gökyüzünden bombalar yağdığında içimizdeki iyi güdüler ortaya çıkar.”

Önsözden sonra gelen “Yeni Gerçekçilik” bölümünde dünyanın çeşitli yerlerinden ortaya koyduğu örneklerde özellikle medyanın ve iktidar sahiplerinin bizi nasıl yanlış yönlendirdiğinden bahsederken, çeşitli olaylardaki bakış açımızı değiştirecek yaklaşımlara yer veriyor.


İnsanın iyi olduğunu düşünmek aynı zamanda tehlikeli olabilecek bir düşüncedir. Çünkü bu radikal eylem devlet açısından tehlikelidir. Güçlülerin dünyasında insan doğasına iyimser bakış sisteme karşı bir tehdittir.


GERÇEK SİNEKLERİN TANRISI


William Golding’in Sineklerin Tanrısı kitabının gerçek hayatta yaşandığını, ama asla kitaptaki gibi gerçekleşmediğini biliyor muydunuz? Golding’in edebiyat başyapıtı olan eseri Sineklerin Tanrısı’nda bir grup çocuk kaza sonucu ıssız bir adaya düşerler. Golding’in düşüncesi de ıssız adaya düşen bu çocukların neler yapabileceğine yönelikti ve yayıncısına şu notu göndermişti: “Temiz bir sayfaya başlasak bile doğamız yüzünden her şeyi berbat ediyoruz.”


William Golding, daha sonra Nobel alan, tamamen kurmaca olan kitabını yazmak için ilk düşüncelerini 1951 yılında şekillendirmişti. İlk yayımlanma tarihi ise 1954. 1965 yılında ise gerçek Sineklerin Tanrısı yaşandı, fakat yaşananlar hiç de kitaptaki gibi değildi. Birkaç genç Pasifik’te Tonga açıklarında balık tutmak için tekneyle açılmışlardı, ne var ki fırtınaya yakalandılar ve Ata adında ıssız bir adaya sürüklendiler. Bu gençler tam on beş ay o adada mahsur kaldılar ve 11 Eylül 1966'da kurtarıldılar. Peki, aralarında yaptıkları ilk anlaşma neydi? Sineklerin Tanrısı’nda olduğu gibi içlerindeki kötü ortaya çıkmış mıydı?


Peter Warner and The Real Lord of the Flies
Peter Warner (soldan üçüncü) ve gerçek sineklerin tanrısı ekibi (1968)

Rutger Bregman Sineklerin Tanrısı için William Golding’in “karanlık fantezisi” tanımını kullanıyor ve bunun gibi birçok fanteziye, tarihi olaya, yapılan deneylere, yaşanan toplumsal olaylara insanın özünde kötü değil, iyi olduğu açısıyla bakarak doğru bildiğimiz yanlışları düzeltmeye çalışıyor.


Ve soruyor: “İyilik kılığına bürünmüş kötülüğe nasıl kapıldık? Tarihin akışı içinde kötülük nasıl ve neden daha başarılı oldu? Bizi birbirimize savaş açacak hale nasıl getirdi?”

Bregman, savaşın insanoğlunun doğasında, yaratılışında olmadığı düşüncesini gerekçelendirmeye çalışırken, savaşın doğamızda olduğuna dair hiçbir antropolojik ve arkeolojik bulgunun olmadığından bahsediyor.

“Bilim insanları tarih öncesi savaşlara dair hiçbir kanıt bulamadı. Ünlü antropolog Brian Ferguson, ‘Savaş ezelden bu yana yok. Savaşın bir başlangıcı var.’ diyor.”

Jean Jacques Rousseau’ya göre ise sivil toplumun oluşumuyla ve kişisel mülkiyet kavramıyla beraber her şey ters gitmeye başladı. Tarım, kentler ve devlet bizi kaos ve anarşiden korumadı, tam tersine köleleştirdi ve lanetledi.


Çoğu İnsan İyidir beş ana kısımdan ve alt bölümlerden oluşuyor:


Bu bölümler arasında; Homo puppy’nin yükselişi, Albay Marshall ve ateş etmeyen askerleri, Paskalya Adası gizemi, bir Hollywood filmine, Netflix belgesellerine ve “Kıvılcım Ânı” adındaki kitaba konu olan Stanford Üniversitesi’nin bodrumunda gerçekleştirilen tarihi deney, Stanley Milgram ve onun geliştirdiği şok makinesi, suç psikolojisine “Bystander Effect” seyirci etkisi terimini getiren olay olan Catherine Susan “Kitty” Genovese cinayeti, Homo ludens ve teröristle çay içmek gibi çarpıcı bölümler bulunuyor.


Kitabın son bölümünde Rutger Bregman, kendisinin de uyguladığı on kuraldan oluşan bir listeyi paylaşıyor.


The Guradian, The Daily Telegraph, New Statesman ve Daily Express’e göre yılın kitabı olan Çoğu İnsan İyidir’i okuyup bitirdiğinizde, içinizde uyanan şey, insanın özünde iyi bir varlık olduğuna dair yeşeren “umut.” Anlatılan tüm hikâyeler, gösterilen tüm örnekler bize insanın iyiliğine ve ortak geleceğimize dair umut aşılıyor, güven veriyor. Tıpkı tarihöncesi çağlarda annelerin çocuklarına öğrettikleri gibi.


 


Rutger Bregman
Rutger Bregman

Rutger Bregman


Utrecht ve Kaliforniya üniversitelerinde eğitim gören Rutger Bregman, Correspondent’taki çalışmalarıyla ilgili olarak prestijli Avrupa Basın Ödülü’ne iki kez aday gösterilmiş Hollandalı tarihçi ve yazardır. İkisi de The New York Times çoksatarı olan “Gerçekçiler İçin Ütopya” ve “Çoğu İnsan İyidir” kırktan fazla dile çevrilmiştir. TED konuşmalarıyla da bilinen yazar Hollanda’da yaşamaktadır.


 



Yayınevi: Mundi Kitap


Çevirmen: Gül Özlen


Sayfa Sayısı: 456


Kategori: Tarih / Felsefe

Schoolgirl with Books
bottom of page