Gençliğim yavaş yavaş uzaklaştı
ve batan güneşin kızıllığında kayboldu.
Şarap rengi anılarıma attığım gemici düğümleri çözülünce birer birer
cılız cümleler hücum etti bulanık zihnime
akşamın çeperlerinde şiir olmaya
ve ince ince süzülmeye Ege’nin tuzlu sularında
tıpkı deniz anaları gibi: saydam, narin.
Derken… Ceyda belirdi alacakaranlıkta. Yorgun —
Zihnimizde başka dünyaların hayali,
yol aldık köhne kalenin yuttuğu kumlu çalıların arasında
çığlık atmaya
ve küçük boğazlarımızdaki çocuksu hüzünleri kusmaya.
Bacaklarımıza çizikler atsa da bilinmeyene menderesler çizen patika
kurtulduk tüm pişmanlıklarımızdan.
Rüzgârın okşadığı saçlarımızda çam kokusu,
“Otuzlu yaşlarında bir martı, belki ben de bir gün kanat açarım Enez’in semalarına. Beyaz
kanatlarımda şaraptan lekeler,” dedi Ceyda.
Semadirek ne kadar uzakta?
Yâsin Kocadüz
コメント