Şinasi Türmüş'ün ikinci kitabı “Hiçbir Şey Anlamadım” Velespit Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Mart 2022’de ilk baskısını yapan, Şinasi Türmüş imzalı “Hiçbir Şey Anlamadım” Velespit Yayınları etiketiyle okurunu bekliyor.
Diyalogların yer almadığı seksen sayfalık romanın tamamında iç monolog olarak ana karakter Mehmet’in yaşantısına, düşünce dünyasına ve duygu durumlarına şahitlik ediyoruz. Kendi hayal dünyasının kahramanı Mehmet, bu dünyadaki kurguda kontrollü bir hayatı tercih eden, garantici, aylak, tembel, tutunamayan ve yürüyüş yapmayı seven bir flanör.
“Hayal dünyası kurgudur; hayat ise kurgudan epey uzak.”
Mehmet aynı zamanda sürekli ertelediği doktora tezini yazmaya çalışan, otuzlu yaşlarının ortasında, felsefe bölümü doktora öğrencisi. Sadece doktora tezini değil, hayatındaki birçok şeyi erteliyor ki; o, zaten yaşayan değil izleyen biri. Bu sebeple çocukluğunu sokaklarda değil de ekran başında geçirdiğini öğrenmek bizi şaşırtmıyor. Nietzsche’nin sözünü haklı çıkaran bir karakter: “Hayattan korkanlar onu izlemekle yetinirler.”
“Şu an okumayı düşünmüyorum, bunları da erteledim ileri bir tarihe, o öyle bir tarih ki orada her şey mümkün, her şey o tarihte olacak.”
Kendini bir dünya vatandaşı olarak görüyor ve düşünmeye, öğrenmeye, bilgiye tutkuyla bağımlı. Geleceğe olduğu kadar geçmişine, çocukluğuna da özlem duyuyor; ânı yaşayamayan, andan mutlu olamayan herkes gibi. Mutlu olduğunu söylüyor (aslında düşünüyor) ama mutluluğu bir erek olarak görmüyor. Kendine, ailesine, çevresine yabancılaşmış bir kaybeden, iflah olmaz bir melankolik aynı zamanda.
Yürümek onun için düşünmek demek. Elindeki tek şeyin bu olduğunu, kavanoz içindeki bir beyinden farkının olmadığını düşünüyor. Peki başka neler düşünüyor Mehmet? En önemlisi düşünce üzerine düşünüyor. Hatta bir noktada düşünmemeyi bile düşünüyor.
“Düşünmeye sahip olmadan yaşamak nasıl bir şey? Hiç düşünmeden yaşamak, bu ne dehşet verici bir gerçek…”
Felsefeden siyasete, sanattan inanca, insan psikolojisinden pozitif bilimlere birçok konuda düşünüyor, kendi içinde tartışıyor, zıtlıkları ele alıyor ve bunu yaparken uygarlık tarihinden örneklerle düşünce dünyasını zenginleştiriyor. Bu durum da okura zengin bir referans oluşturuyor.
Roman boyunca Mehmet’in hayatına giren felsefe ve edebiyat dünyasından önemli isimlere ve eserlere rastlıyoruz. Sabahattin Ali, Jean-Paul Sartre, Albert Camus, Aristo, Platon, Kant, Spinoza, Leibniz, Franz Kafka, Dostoyevski, Philip Dick, Isaac Asimov, Troçki, Marat, Stephen Hawking, Albert Caraco, George Orwell ve daha birçok isim romanın sayfalarında geziniyor.
Aynı zamanda roman, karakterin yaşantısına giren film ve müziklerle de renkleniyor.
Kendi dünyasının kahramanı olan Mehmet, buna tezat gerçeklerle yüzleştiğinde bir hayal kırıklığı. “Her şey olmak istiyorduk, her şey olabilirdik,” diyor ama eklemeden edemiyor: “Dünyayı kurtaracak adama ne oldu? Hepimiz potansiyel kahramanlardık, gerçekler yüzümüze çarpana dek.”
Evet o bir kaybeden ama kendi yaşantısı üzerinden modern insana ayna tutmaya çalışan bir karakter aynı zamanda.
“Bir hedefe doğru odaklanmanın verdiği kölelik ve hayatımızdaki tüm kararların bu hedef doğrultusunda verilişi bize baştan kaybettirmiş.”
İnsanın anlam arayışı, sorgulama dürtüsü ve bu arayışın hiçbir zaman sona ermeyişi. Tıpkı Mehmet gibi, hiçbirimizin iç dünyasındaki monologları susmak bilmiyor. İnsanı, evreni sorguluyor Mehmet. Evren gerçekten de bir simülasyon mu? Ne kadar saf olabiliriz? Bu dünyada sahipsiz ve yalnız mıyız? Yapabileceğimiz tek şey zamanın akışını izlemek mi yoksa o zamana hükmedebilir miyiz? Heidegger’in deyimiyle bir tımarhaneye mi fırlatıldık? Biz neden biziz? Ölüm düşüncesi ânı yaşamamıza engel mi? Peki ya aşk?
Mehmet’in düşüncelerineve duygularına eşlik ederken kendi iç monologlarınızı yaratacağınız, yoğun anlatımlı, dolu dolu bir metin “Hiçbir Şey Anlamadım.”
Ve son olarak: “Hiçbir şey yapmamanın karşısında hiçbir şey duramıyor.”
O zaman yürümeye devam!
Emre Albayrak
Alıntılar
“Ne istediğini bilemeyiş; bundan daha güzel bir duygu var mı?”
“Asıl mesele saf olabilmek, bilmemek: işte pırıl pırıl bakan gözlerin sırrı bu.”
“Belki de hayat budur, hayat hareket edenlerindir. Benim gibi tembeller de onu ancak izlemekle yetiniyorlardır.”
“Bir diş ağrısı, ufak bir diş ağrısı o esnada ölen binlerce kişiyi unutmaya yeter.”
Yayınevi: Velespit Yayınları
Sayfa Sayısı: 80
Ebat: 13,5x21 cm
Baskı Yılı: Mart 2022
Kategori: Roman
Comentários