On yedi kez Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen Thomas Hardy, orman tasvirlerini, köy ve kırsal bölge insanının yaşamını, ruhsal durumlarını ustalıkla aktarmıştır.
Thomas Hardy (2 Haziran 1840 - 11 Ocak 1928)
İngiltere Dorset, Higher Bockhampton doğumlu İngiliz yazar ve şair. Babası taş ustası ve inşaatçı olan Hardy’ye okuma ve kitap sevgisini annesi kazandırır. Annesi ve anneannesi güçlü, canlı zihinleri olan amaçlı kadınlardır. Hardy, onlardan keskin duyarlılığını ve entelektüel merakını alır. Bölgenin açık arazilerinde kırsal yaşamı izleyerek ve yaşayarak büyür. İlkokul eğitimi on altı yaşına kadar sürer. Yerel bir mimar olan John Hicks’in yanında çıraklık yapar. Yirmi iki yaşında Londra’ya gider ve teknik ressamlığa başlar. Üniversiteye gitmek ister ancak fon eksikliği sebebiyle mümkün olmaz. Bu dönemde şiir ve yazı çalışmalarına başlar. 1878-1895 yılları arası en başarılı dönemi olarak görülür.
Orman tasvirlerini, köy ve kırsal bölge insanının yaşamını, ruhsal durumlarını ustalıkla aktaran Hardy, 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının realizm ve romantizm akımlarından etkilenmiş yazarıdır. 1910 yılında Liyakat Nişanı alır. Nobel Edebiyat Ödülü’ne on yedi kez aday gösterilse de kazanamaz.
Hardy’ye göre doğayla iç içe yaşayan insanlar iyidir, ondan uzaklaşanlar ise kötüdür. Toplumsal değişimi, köylülerin yaşamını, varlıklı kişileri; kısaca halkın her kesimini yazan Hardy, tüm romanlarında doğanın içindedir. Evrene ve insanların alın yazılarına egemen olan gücü kaderle özdeşleştirir. Rastlantılar romanlarında çok geçer ve acımasızdır. Örneğin; oğluna giden kadın yolda yılanla karşılaşır, oğluna kavuşamadan yılan sokmasından ölür.
Üslubu kimi zaman özensiz kimi zaman da görkemli bulunan yazar, eserlerinde çokça eleştirilmiştir. Din ve kötümserlik konusunda çağına ters düştüğü gibi, cinselliğe yaklaşımı açısından da çağına ters düşmüştür. Hardy’nin bütün romanlarında başlıca konu aşktır. Bunun dışında yazdıklarına felsefi düşünceler, Latince alıntılar, mitolojik konular eklemesi üslubunu farklı hale getiren özelliklerdir.
Orman Sakinleri
Orman Sakinleri, kentte yaşayan eğitimli ama mutsuz insanlarla, saf ve masum köylüleri bir araya getirmiş, fonda doğa manzarası olan bir eser. Köyde doğup büyüyen Grace Melbury, babasının isteğiyle iyi bir eğitim almıştır. Köylü biriyle evlenmesini istemeyen babası onu şehirden gelen Doktor Edred Fitzpiers’e yönlendirir. Grace, istemediği bir evlilik yapar. Doktorun eşine sadık olmaması evliliklerinde en büyük sorundur. Burada temiz ve masum Grace, yozlaşmış Fitzpiers, kızının duygularını hiçe sayan baba toplumdaki karakterlere en uygun örneklerdir.
En masum karakterlere kaderci yaklaşan yazar, doğayı arka plana alarak güçlü ile zayıf arasında gergin bir bağ kurar. Evlilik, ihanet, tek eşlilik, boşanma gibi konular İngiliz yasalarına uygun şekilde işlenmiş.
Yazıldığı dönem düşünülürse dikkat çeken bir eser diyebiliriz. Evli bir adamı evine davet eden kadın, yasak ilişkiler, boşanmak isteyen ama reddedilen evli çiftler katı kanunların olduğu İngiltere için cesurca kaleme alınmış, çok da tepki çekmiş. O dönem kadınların yaşadığı zorluklar, toplumun bunlarla yaşama şekli, kabullenmesi şu an için garip gelse de tarihte yaşanmış.
Evliliği sınıfsal fırsat olarak gören, kızına verdiği eğitimi her fırsatta dile getiren baba karakterini sevmedim. Baba olarak kızının özgür ve eğitimli olmasını sağlaması çok önemli. Ama ondan sonra yaptıkları ile çelişkili. Düşündüğüm zaman toplumun dayatması, sınıflar arası farklılıklar yüzünden yaptı, kendince haklıydı belki dedim. Şimdi bile ebeveyn olarak kızını zengin biriyle evlendirmek isteyenler, gözünün önündekini görmeyenler yok mu sanki?
Çalışan köylü kadınlara yer vermesi, erkeğin çalışan kadına iyi gözle bakması, yine o dönem için farklı şeyler. Kadına değer verilmeyen bir zamanda yazdığı karakterlerle, onları ön plana çıkarması Hardy’nin kadınlara olan özgür düşünceli bakışından kaynaklı.
İnsan ilişkileriyle, öngörüsüyle kafamı kurcalayan, yoran, çarpan bir klasik değildi. Durağan, sakin anlatımlı, bol doğa tasvirli bu kitabı yazarı okumamış okurlar sevecektir.
Bence yazarın amacı gerçek doğa tasviriyle, insan doğasını harmanlamak. Yaşanan her şey doğa kanunu, acı ve tatlı, sert ve yumuşak, kimi zaman vahşi, diyor Thomas Hardy.
Daha önce yazarın üç kitabını okuyan biri olarak çok farklı, başka bir şey bekledim belki de kim bilir. Ama klasik İngiliz edebiyatı okumak isteyenler için güzel bir başlangıç olabilir.
İletişim Yayınları tüm klasik kitaplarında yaptığı gibi girişe; yazar ve kitap hakkındaki (biri Barış Özkul tarafından yazılmış) iki ayrı önsöz, kronoloji, romana dair görseller, Wessex ve romandaki mekânların haritalarını basmış. Bu giriş okur için keyifli olmuş. Romanla ilgili ipuçlarından kaçmak isteyen okurlar romana dair bu bölümü atlayarak romanı okuduktan sonra dönüş yapabilirler.
Yazar: Sema Öklü
İnstagram: @kitapsemasi
Alıntılar
“Yapmacık davranışların cilasının kocaman bir gerçeği örtmesinden kötü sonuç doğar. Eğer algılanabilirse, madde yüzeyde olan şeylerle değerlendirilir ve bütün dikkate alınmaz.”
“Madem böyle bir dünyada yaşamak zorundaydık, neden bize doymamış kalpler ve çılgın arzular veriliyor?”
“Ev veya toprak sahibi olmaktansa eğitimli olmak daha iyidir.”
“Her şey hiçbir şeydir. Tüm dünyada sadece ben ve ben olmayan vardır.”
Yayınevi: İletişim Yayınları
Çevirmen: Taciser Belge
Sayfa Sayısı: 442
Ebat: 13x19,5 cm
Baskı Yılı: 2021
Kategori: Roman
Malesef çıkar düşünülerek yapılan evlilikler günümüzde de var. Yine malesef ki çoğu da mutsuz bir şekilde sonuçlanıyor. Yazar dönemine göre güzel yenilikler yapmış bunu çok sevdim. Bu tarz sevenler eminim çok keyif alacaktır.