Yasunari Kawabata - Karlar Ülkesi
top of page
Schoolgirl with Books

Yasunari Kawabata - Karlar Ülkesi

Yasunari Kawabata on iki yılda tamamladığı Karlar Ülkesi eserinde, evli bir adam ile taşrada büyümüş bir geyşa arasında geçen ilişkiyi konu almaktadır.


Yasunari Kawabata
Yasunari Kawabata (1899-1972)

Yasunari Kawabata (11 Haziran 1899 - 16 Nisan 1972)


Osaka'da doğan Kawabata; iki yaşında babasını, üç yaşında annesini kaybedince büyükbaba ve büyükannesinin yanında yaşar. Bir kez gördüğü kız kardeşi teyzesi tarafından büyütülür. Büyükanne ve büyükbabasını da kaybedince, annesinin ailesinin yanına taşınır.


On sekiz yaşından önce Tokyo'ya gider ve Tokyo İmparatorluk Üniversitesi yönetimi altındaki liseye kayıt olur. 1920'de liseyi bitirip Tokyo İmparatorluk Üniversitesinde okumaya devam eder. Gazeteci olarak çalışmaya başladığı sırada II. Dünya Savaşı başlar ve askeri ortama katılmayı reddeder. Özellikle Hiroşima'da yaşananlar onun ruhunda derin yaralar açar. Savaş ortamının etkileri yazılarında görülmektedir. Kawabata 1972'de gazla intihar eder. Yakın arkadaşı Yukio Mişima'nın intiharının üzerindeki etkisi olduğu söylense de, neden intihar ettiği bilinmemektedir.


1968 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan ilk Japon yazar olmuştur. “Japon zihninin özünü büyük bir duyarlılıkla ifade eden anlatı ustalığı için” ödülü kazandığı söylenmiştir.


Yasunari Kawabata ödülü alırken şu sözleri söylemiştir:


“Dildeki farklılıkların sunduğu karmaşıklıklar göz önüne alındığında ve benim yapıtlarımın, şüphesiz diğerlerininkilerden daha fazla çeviride incelenmek zorunda olduğu gerçeği göz önüne alındığında, kararlılığınıza derin ve sonsuz minnettarlığımı ve saygımı belirtmeliyim.”


Karlar Ülkesi
Yasunari Kawabata - Karlar Ülkesi (1948) / Fotoğraf: Sema Öklü

Karlar Ülkesi (1948)


Yazarın eserini okuyan biri olarak ödülü alırken sarfettiği bu sözler çok gerçekçi geldi. “Karlar Ülkesi” düz okuyana sıkıcı gelebilecek bir eser. Oysa derine inilerek alt metinlere geçilebilirse çocukluğunda yaşadığı yalnızlık, köksüzlük, tek başına verdiği mücadele, savaş yılları isyanları, Japon toplumunda karşı çıktığı, sevmediği şeyler bir anlam kazanmaya başlar. Hayatı boyunca ölümler gördüğünden ölüm onun için amaç olmuş. Anlaşılması zor karakterler ve olaylar yaratmış, Japon kültüründeki geyşalığı eleştirmiş.


Bunun dışında çiçekleri, ağaçları, dağları, kuşları kısaca doğanın tüm benliğini ve ölümün etrafında dönen dünyayı, etkisinde kaldığı “zen felsefesi” ile yazmaya çalışmış. Bu şekilde doğanın özü ile kendi ruhu arasında metafiziksel bir bağ kurmayı amaçlamıştır. Aşkı da doğayı ve ilkel benliği anlamlandırmak için bir araç olarak görmüştür.


Kawabata on iki yılda tamamladığı Karlar Ülkesi eserinde, evli bir adam ile taşrada büyümüş bir geyşa arasında geçen ilişkiyi konu almaktadır. Yazarın doğa betimlemeleri de hikâyeyi renklendirmiştir, öyle ki karlar altındaki kasabayı okurken üşüdüğünüzü hissedebilirsiniz.


Tokyo'dan trenle tatil için Japon kasabasındaki kaplıca oteline doğru yola çıkan Şhimamura, yolculuk boyunca yan koltukta oturan Yoko adlı kadına hayranlıkla bakar. Yoko kendi halinde bir kadın ve kötürüm bir hastanın bakıcısıdır. Şhimamura böyle güzel bir kadının neden böyle bir iş yaptığını anlayamaz.


Şhimamura istasyonda iner ve Yoko ile onu karşılayan bir geyşayı birlikte görür. Bu geyşaların hemen hepsi çok özel eğitimlerde geçirilerek bu ünvanı kazanmaktadır, duru ve saf bir güzellikleri vardır, hepsi sanatçı ruhlu ve kültürlüdürler. Yoko’yu karşılayan Komoko’da böyle bir geyşadır.


Şhimamura otelde Komoko ile tanışır, aralarında garip bir ilişki başlar. İkisi de birbirlerine âşık olur fakat bu aşktan uzak durmak için zorlarlar kendilerini. Ne kadar uzak durmaya çalışsalarda uzak kalamazlar. Komoko geçirdiği kötü çocukluğun etkilerinden kurtulamaz, Şhimamura'ya karşı açık değildir ve aralarında sürekli yanlış anlamalar olur. Şhimamura da ailesinin etkisini üzerinde hissederek uzak durmayı seçer.


Her şeye rağmen Komako kendini Shimamura’ya teslim eder. Ama adam evli ve yolcudur, evine döner. Fakat Komako’yu unutamaz. Bir aralık günü kasaba karlar altındayken onu görmeye gelir. Bu geliş pek de iyi bir geliş olmaz. Bu ilişkide Yoko, Komako ve Şhimamura arasından biri kurban olacaktır.


Karlar Ülkesi'nin yazarın baş yapıtı olduğunu anlamak için Japon kültürünün simgesel özelliklerini ve soyut yanlarını bilmek gerekiyor. Ben kitabı okuyup bitirdikten sonra pek sevemedim. Ama geniş çaplı bir araştırma yapınca ince detayları görmek kitaba bakış açımı değiştirdi. Kawabata’nın Haiku özelliklerinde yazı ve anlatım tarzı kullanması ki -birçok okur için anlaşılması zor bir teknik olabilir- bununla beraber ahenkli bir anlatımı olan hesaplaşmaları, zıtlıkları, eleştirileri tam kavramadan okunursa; Kawabata da anlaşılmadan okunan bir yazar olarak kalabilir. Keşke yayınevi kitabın başında açıklayıcı bir giriş ekleseydi, okurlar için faydalı olabilirdi.




Yazar: Sema Öklü


İnstagram: @kitapsemasi


 

Alıntılar


“İnsan kırılgandır. Kafasından kemiklerine varana kadar ezilir, hamur gibi olurmuş. Fakat bir ayı, çok daha yüksek bir kayadan düşse bile, vücudunda yara izi bile kalmazmış.”

“Bir yüreğin bütün sevgisini, tutkusunu aktardığı o emek ne zaman sesini duyuracak, ne zaman söz sahibi olacak, ne zaman insanları heyecanlandırıp ilham kaynağı olacaktı?”

“Eski günlüklere bakmak keyiflidir. Hiçbir şey gizlenmeksizin yazılır zira. Yalnız başına okurken bile utanç duyulacak yanları olur.”

 

Yayınevi: Can Yayınları


Çevirmen: H. Can Erkin


Sayfa Sayısı: 144


Ebat: 12,5x19,5 cm


Baskı Yılı: 2022


Kategori: Roman



Schoolgirl with Books
bottom of page