Küreklerin yüzdüğü mavi derya
Çeker önünden engelleri
Narince akan yol kenarında
İnce otların eşlik ettiği
Anaç güzelliğiyle dolanan güneş
Gülümseten sevgiyle kırgınlıkları yatıştırmakta
Ah sus/ma!
Ufkun gerisinde beklediğin...
Zerdali çekirdeklerinde dâhi olsa kucakla
Parmak kadar pencerenden
Tut zerresini büyüt
Karanlıkta harman kuran hanedeki aşkı
Yalnızlığın dibe çektiği
Durmak nedir bilmeyen
Çarkların önünde yuvarlandığı kayalar
Sadık dost mu bilinmezken
Arayışta alıp vermeler
Deniz kokusunu getiren yel’den
Çatısına itinayla, emekli kuşların yerleştiği tecrübeler
Ne güzelsin eridikçe
Gidildikçe özüne
Eksilen tablonun nadide yüzüsün
Kaybolma...
Silindirin dört köşeli zamanlara açıldıkça
Çemberin başlangıçlara dolandıkça
Eskidikçe
Pahası artan turunç akşamlara vardıkça
Perspektiflerin değiştiremediği
Önceye ve sonraya kapı açıldıkça
Atar tohumlarını tanelenen bulutlar...
Suları tanır ruşeymli başaklar
Öğütür ince belli yolların sonunda
Perde perde merdivenli kuytularda
Arka bahçesine saklanmış
Derilmemiş çiçekleri büyütürken
Yel değirmeni...
İlknur İşcan Kaya
Kommentare