Bir samyeli sarıp sarmalayan çölünü…
Kimsesiz platolarını duygusuzca geçiveren,
Saklandığı gecelerde nefeslenen.
Karahindiba…
Ağaçlara düşen aldatmaca ışıltılarla kurak gönlü şenlenen
Yakalayamadığı oyun arkadaşını sebepsizce seviveren...
İz okurken şâhikası ufukların,
Yükseklerce küçümsenen
Sorgusuzca
Uçuş uçuş karahindiba
Samyeli’ne bırakmış özgür bedenini
Soyut okyanusta
İçinde büyütmekte ala yamaçlara ektiğini
Gözünden/gönlünden gizlediğini
Bilemeden çok sevdiğini
Boşluğun dar taşlığında öğütülürken solgun güzelliği...
Kopar teninden can paresi bildiği
İnceden inceye erir narin bedeni
Samyeli’ne sığınır kendine hasret -biçare- teni
Bitişe sürüklenirken
Karahindiba…
İlknur İşcan Kaya
Comments