Hangi gecelerden çöktü içime
Hangi gökyüzünün bulutları karardı yine
Nereden geldi bu simsiyahlar
Nasıl bir oyun oynuyor beynim kalbime
Aklımı yitireceğimden korkuyorum
Karmakarışık her şey
Korkuyorum! Hem de çok
Her birimiz bir saç teline tutunmuş gibiyiz
Bastığımız her zeminin altında yuvarlanan taşlar
Bir kere dengemizi kaybetsek, paldır küldür düşeriz
Ama aldırmıyor insan değil mi
Ne toz toprak olan üstüne başına ne de kanayan dizlerine
Bir tek nasıl kalkacağını bilemez insan
Zor olan kalkmak ayağa
İşte bu yüzden ağlıyoruz
Can, yürekten daha fazla acımıyor
İnsan, acıyor kendine...
...
Hangi kışlardan esti tenime
Hangi baharın çiçekleri kurudu yine
Ne zaman dondurdu ellerimi ayazlar
Ne zaman yığıldı karlar diz boyu
Hangi ara açamadım buz tutmuş kapıları
Nasıl bir rüzgâr esti
Yoksa fırtına mı koptu
Kimler alıp götürdü... nereye gitti
Hayâllerim kime emanet
...
Unuttum mu çocukluğumu
Çok mu kızdırdım küçükken kendimi
Onun için mi üzülüyor şimdi bu kadar
İnsan şaşıyor kendine...
...
Hangi cephelerde yoruldu bu beden
Kim galip geldi ki bana
Kimin zaferi benim yenilgim!
Ne zaman dahil oldum savaşlara ben
Bana göre değil oysa böyle mücadeleler
Silah sevmem ben
Ne kılıçtan anlarım ne de hançerden
Dökmüştüm denizlere öldüren kurşunları
Ben, vazgeçmiştim bütün kavgalardan
Hangi ara hırslandım Dünyaya
...
Çiçekler biçmek için, sulamıştım fidanları
Henüz yeni parlatmıştım bütün renkleri
Farklı tonlar eklemiştim bambaşka yepyeni
Nereden geldi bu griler!
Kapatın şu camları
Bir daha karartamam dünyamı...
Yazar: Nuray Özer
Comments