Amerika’nın en prestijli edebiyat ödüllerinden biri olan ve Amerikalı yazarlara verilen Pulitzer Ödülü, 1918 yılından beri Roman Dalında Pulitzer Ödülü olarak verilmekteydi. 1948 yılından itibaren Kurgu Dalında Pulitzer Ödülü olarak verilmektedir.
John Cheever - Toplu Öyküler - Everest Yayınları
Kazandığı Yıl: 1979
Edebiyatın farklı türlerindeki eserleriyle tanınan dünyaca ünlü Amerikalı yazar John Cheever özellikle kısa öyküde 20. yüzyılın ustalarından sayılır. Öykülerinde Amerikan yaşam tarzına ironiyle yaklaşan Cheever, karakterlerini çoğunlukla refah toplumunun çelişkileri içinde bocalayan orta sınıf mensuplarından seçer. 1947 ile 1964 arasında The New Yorker’da yayımlanmış olan, “Yüzücü” ve “Dev Radyo” gibi klasikleri de içeren bu öyküler 1978’de bir araya getirildi ve bir yıl sonra da Pulitzer Ödülü’ne layık görüldü.
John Cheever’ın öyküleri Tomris Uyar ve Roza Hakmen’in çevirileriyle Türkçede ilk kez tek ciltte yayımlanıyor.
Çevirmen: Tomris Uyar/Roza Hakmen
Sayfa Sayısı: 896
John Cheever
27 Mayıs 1912'de ayakkabı satıcısı Frederick Cheever ile Mary Cheever'ın oğlu olarak Massachusetts, Quincy’de dünyaya geldi. 1926'da Thayer Academy'ye gitmeye başladı, fakat 1930'da notları zayıf olduğu için okuldan atıldı. Birkaç yıl boyunca Boston'da kardeşiyle birlikte yaşadı. Yirmi yaşında tek başına New York'a taşındı. Sonraki on yıl boyunca çeşitli yazı işleriyle geçimini sağladı. 1941'de May Winternitz'le evlendi. Amerika'nın Çehov'u olarak nitelendirilen Cheever, özellikle "Dev Radyo", "Güle Güle Kardeşim" ve "Yüzücü" gibi öykülerin yanı sıra "The Wapshot Chronicle" (1958), "The Wapshot Scandal" (1965), "Bullet Part" (1969) ve "Falconer" (1977) gibi romanların da yazarıdır. "The Stories of John Cheever" isimli öykü derlemesiyle 1979 yılında Pulitzer Ödülü ile National Book Critics Circle Ödülü'nü kazandı. 1982 yılında New York’ta yaşamını yitirdi.
Toni Morrison - Sevilen - Sel Yayıncılık
Kazandığı Yıl: 1988
Kölelik cehennemine içeriden bir gözle bakan Sevilen, çocuklarıyla birlikte kölelikten kaçan bir kadının özgürlük savaşını anlatıyor. Geçmişin ağırlığını omuzlarından yıllar sonra dahi indiremeyen, onun hayaletleriyle boğuşan Sethe, annelik vicdanıyla, kadınlığıyla ve ait olduğu toplumla hesaplaşıyor. Kadınlık ve annelik duygularıyla müthiş bir şekilde harmanlamış Toni Morrison’ın bu dev eseri, zalimliklerle dolu bir tarihe ışık tutarken, siyahi bir ailenin merkezinde çok kişisel bir varoluş hikâyesinin duygu dolu inceliklerini ıskalamamayı başarıyor.
Acı ve güzelliği yan yana getiren şiirsel diliyle Toni Morrison'a Pulitzer Ödülü'nü kazandıran Sevilen, büyülü atmosferi ve doğaüstü detaylarıyla fazlasıyla sahici bir masal...
Çevirmen: Püren Özgören
Sayfa Sayısı: 352
Toni Morrison
Toni Morrison, (Chloe Anthony Wofford, 1931-2019), Howard ve Cornell üniversitelerinde edebiyat eğitimi aldı. Tezini Virginia Woolf ve William Faulkner'ın eserleri üzerine hazırladı. Texas Southern Üniversitesi’nde ve Howard'da İngilizce dersleri verdi. İlk romanı En Mavi Göz'ün tohumlarını da Howard'da katıldığı bir yazı grubunda attı. Daha sonraki yıllarda editörlüğün yanı sıra akademide ders vermeyi sürdürdü. 1989-2006 yılları arasında Princeton Üniversitesi Beşerî Bilimler kürsüsünde görev yaptı.
National Book Critics Circle Award, American Book Award, Presidential Medal of Freedom, National Humanities Medal ve Sevilen adlı kitabıyla Pulitzer gibi pek çok önemli ödüle layık görülen Toni Morrison, 1993 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak, bu ödülün verildiği ilk siyahi kadın oldu. Resitatif, çoğunlukla roman ve nadiren de olsa deneme türünde eserler kaleme almış yazarın tek öykü çalışmasıdır.
Aşk, Cennet, En Mavi Göz, Katran Bebek, Merhamet, Ötekilerin Kökeni, Resitatif, Sula, Süleyman'ın Şarkısı, Tanrı Çocuğu Korusun ve Yuva, Sel Yayıncılık’tan çıkan diğer kitaplarıdır.
Philip Roth - Pastoral Amerika - Ayrıntı Yayınları
Kazandığı Yıl: 1998
Philip Roth, Pastoral Amerika'da 20. yüzyılın en ihtilaflı ve patlamaya hazır dönemini, 60'lı yılları teşrih masasına yatırıyor. Başka romanlarında da karşılaştığımız edebi alter egosu, yazar Nathan Zuckerman, bu kez de lise yıllarından tanıdığı, “Sarıkafa” lakaplı beysbol yıldızı Seymour Levov'un bir portresini çiziyor. Öyküyü, Seymour'un kardeşi Jerry'nin anlattıklarına, bir iki gazete kupürüne ve Sarıkafa'yla iki kısa karşılaşmasında konuştuklarına dayanarak kaleme alıyor.
Lise yıllarının efsanevi sporcusu, genç yaşlı herkesin idolü, “Sarıkafa” Seymour Levov, müreffeh ve utkulu savaş sonrası Amerikası'nda ergenliğe erişmiştir. Babasının kurduğu fabrikanın yönetimini üstlenen, New Jersey Güzeli'yle evlenen Seymour varlıklı, çalışkan, sorumluluk sahibi bir iş adamı ve iyi bir aile babasıdır. Ancak talih bir noktadan sonra yüzüne gülmekten vazgeçecektir. Seymour yaşlanırken, Amerika da çılgınlaşır ve ülke çalkantılı 60'lı yıllarda adeta cinnet geçirirken, o da sevdiği her şeyi yitirir. Tarih, Sarıkafa'nın ailesini kaçınılmaz olarak hâkimiyeti altına alır: Kızı Vietnam Savaşı'nı “protesto” etmek için yaşadıkları bölgedeki postaneyi bombalayıp, yoldan geçen birinin ölümüne neden olurken, masum bir insanı öldürmekle kalmamış, kendisine tapan babasıyla arasındaki bağları da dinamitlemiştir. Sarıkafa'nın hayatında artık mutluluğa ya da manevi tutarlılığa ilişkin hiçbir umut kalmayacaktır. Kızını bu davranışa iten nedenleri sorgulamasıyla, İkinci Dünya Savaşı sonrası yıllarda Amerika'nın siyasal ve sosyal bir panoraması çizilir. Romanda anlatılan olaylar, kamuoyunun Watergate skandalıyla çalkalandığı 1974 yılına kadar uzanır. Roth'a 1997 yılında Pulitzer Ödülü'nü kazandıran Pastoral Amerika, talihli bir Amerikalının yükselişinin ve düşüşünün; toplumsal kargaşanın ezdiği güçlü ve özgüvenli bir toplumsal denge üstadının hikâyesi değildir yalnızca. 20. yüzyılın refah, toplumsal düzen ve mutlu aile yaşamı vaatleri için yakılmış bir ağıttır da aynı zamanda.
“Roth'un yazdığı en güçlü romanlardan biri… Çarpıcı, zengin ve iddialı…Son derece etkileyici bir yapıt.” -New York Times
Çevirmen: Orhan Yılmaz
Sayfa Sayısı: 384
Philip Roth
1933’te New Jersey’in Newark kentinde doğmuştur. Bucknell Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Chicago Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrenimi görmüştür. Ardından Chicago’da İngiliz edebiyatı, Iowa ve Princeton üniversitelerinde yaratıcı yazarlık dersleri vermiştir. 1959’da, altı öyküsünü bir araya getirdiği ilk kitabı Goodbye Columbus yayımlanmıştır [Kucak Dolusu, Çev. Ülkü Tamer, Sander Yayınları, 1971]. ABD’li Yahudilerin yaşamını son derece kişisel, keskin ve ironik bir dille tasvir ettiği bu kitapla Roth, 1960’ta Ulusal Kitap Ödülü’nü almıştır. Ardından iki roman yazmıştır: 1962 tarihli Letting Go [Libby, Çev. Seçkin Selvi, Sander Yayınları, 1973] ve 1967’de yayımlanan When She Was Good. Şöhret ise 1969’da, ABD’nin nezih edebiyat çevrelerini karıştıran Portnoy’s Complaint [Portnoy’un Feryadı, Çev. Özden Arıkan, Ayrıntı Yayınları, 1999] ile gelmiştir. Bilinç akışı tekniğinde eşsiz bir monolog olarak nitelenen bu eser, çağdaş Amerikan edebiyatının en komik, en unutulmaz karakterlerinden birini yaratmıştır. 1972’de Ernest Lehman tarafından aynı adla sinemaya uyarlanan Portnoy’dan sonraki kitaplarında Roth, hep değişik anlatım teknikleri denemiş, her seferinde değişik konulara el atmış ama ana temalarından ya da “takıntıları”ndan hiç uzaklaşmamıştır: Yahudi olmak, erkek olmak, bir ananın oğlu olmak, aydın olmak; ve bütün bunlardan doğan her türlü marazilikle uğraşmaya devam etmiştir.
The Breast’le (1972) Kafka’ya bir nazire yazmıştır; ancak onun kahramanı, hamamböceğine değil, dev bir memeye dönüşmektedir [Meme, Çev. Seçkin Selvi, Sander Yayınları, tarihsiz]; Portnoy’u hatırlatan My Life As a Man (1974) ile başladığı Zuckerman serisinde [The Ghost Writer (1979), Zuckerman Unbound (1981), The Anatomy Lesson (1983)] “erkeklik” meseleleri ile uğraşmaya devam etmiş ve serinin son kitabı olan The Counterlife (1986) ile 1987 Ulusal Kitap Eleştirmenleri Çevresi Ödülü’nü almıştır. Çoğu romanı otobiyografik nitelik taşıyan Roth, 1988’de The Facts ile bu kez “adı konmuş” bir otobiyografi kaleme almış; minimalist bir kitap olarak nitelenen Deception’da (Aldatma) “aldatma” konusunu, rahatsız edici olmaktan sakınmayarak, acımasız bir içtenlikle işlemiştir. 1991’de Ulusal Kitap Eleştirmenleri Çevresi Ödülü’nü ona bir kez daha kazandıran Patrimony’de, aile mirası olan kültür ile bireyin kendi entelektüel gelişimi içinde yöneldiği kültür arasındaki çatışmayı, son derece dokunaklı bir dille incelemiş ve Adam Phillips’in deyişiyle, “kendi seçtiği babalarının, Freud ile Kafka’nın, uğruna reddetmiş olduğu babasıyla barışmış”tır. 1993’te Pen tarafından Faulkner Ödülü’ne değer görülen ve Time dergisince yılın En İyi Amerikan Romanı seçilen Operation Shylock’ta (1993), Yahudileri İsrail sürgününden kurtarıp onların Avrupa’ya geri dönmelerini sağlamaya kalkmıştır. Vietnam sonrası dönemi anlattığı American Pastoral (1997) [Pastoral Amerika, Çev. Orhan Yılmaz, Ayrıntı Yayınları, 2008] ile 1998’de Pulitzer Ödülü’nü almıştır. The Dying Animal’da (2001) [Ölen Hayvan, Çev. N. Can Kantarcı, Ayrıntı Yayınları, 2007] erotik zevklerin peşinde koşmaya ant içerek eşini ve oğlunu terk eden bir akademisyeni anlatmıştır.
Üretken bir yazar olan Roth, I Married a Communist’te (1998) [Bir Komünistle Evlendim, Çev. Orhan Yılmaz, Ayrıntı Yayınları, 2004] yine Amerikan yaşamının trajik bir kesitini yine o keskin mizahıyla ele alarak McCarthy dönemini sorgulamıştır. Birbirinin muhbiri durumuna düşen bir karı kocanın hikâyesini, Zuckerman serisinin kahramanının gençlik yıllarına yerleştirerek Nathan Zuckerman’ın gözüyle anlatmıştır. American Pastoral’le başlayıp, Bir Komünistle Evlendim’le devam eden üçlemeyi tamamlayan The Human Stain 2000 yılında yayımlanmıştır. Saygın bir edebiyat profesörünün ırkçılık suçlamasıyla istifaya zorlandığı bu romanda, Roth yirminci yüzyılın ikinci yarısında Amerika’nın ruh haliyle ilgili derin soruşturmasını sürdürmüştür. Philip Roth, 22 Mayıs 2018'de hayatını kaybetti.
Michael Cunningham - Saatler - Can Yayınları
Kazandığı Yıl: 1999
Saatler, yazarı Michael Cunningham’a 1999 yılında çok önemli iki edebiyat ödülünü kazandırdı. Virginia Woolf’un yaşamına ve ölümüne göndermelerle örülen bir roman Saatler; hem Virginia Woolf’un yaşamından hem de onun Mrs. Dalloway adlı ünlü romanından besleniyor, üç kadının yaşamını üç ayrı zaman diliminde birbirine koşut bir anlatımla sunuyor: Virginia Woolf, New York’lu editör Clarissa Vaughan ve California’lı ev kadını Laura Brown. Toplumun kurallarına yüreklice karşı koyan, aşk ve dostluk, umut ve umutsuzluk, başarı ve başarısızlık kıskacında kalan insanların yaşamlarını varoluş sorunsalı, eşcinsellik ve intihar izleğiyle birlikte sorgulayan Michael Cunningham, kadın karakterleri ile Virginia Woolf’un yaşamını ustalıkla düğümleyerek beklenmedik, hüzünlü bir sonda birleştiriyor. Berrak ve güçlü bir şiirsel anlatımla işlenen Saatler’de, bu üç kadının iç dünyalarının en kuytu köşelerine kadar sokulan Michael Cunningham, tutku dolu, derinlikli ve çok etkileyici bir eser yaratmış.
Çevirmen: İlknur Özdemir
Sayfa Sayısı: 224
Michael Cunningham
Michael Cunninham, 1952 yılında Cincinnati, Ohio’da doğdu. Üniversite ve yüksek lisans öğrenimini Stanford Üniversitesi ve Iowa Üniversitesi’nde tamamladı. Iowa’daki öğrenciliği sırasında Atlantic Monthly ve Paris Review dergilerinde kısa öyküleri yayımlanmaya başladı. Beyazperdeye de uyarlanan ünlü romanı Saatler ile 1999’da Pulitzer Roman Ödülü, PEN/Faulkner Ödülü, Gay, Lezbiyen, Biseksüel ve Transseksüel Roman Ödülü’nü aldı. Dünyanın Sonundaki Ev, Golden States (Altın Devletler), Flesh and Blood (Kanlı Canlı), Specimen Days (Örnek Günler) adlı romanların yazarı olan Cunningham, Provincetown, Massachusetts Güzel Sanatlar Merkezi’nde ve Brooklyn College’da yaratıcı yazarlık dersleri verdi. New York’ta yaşayan yazar şimdi de Yale Üniversitesi’nde yaratıcı yazarlık dersleri veriyor.
Cormac McCarthy - Yol - İthaki Yayınları
Kazandığı Yıl: 2007
Modern Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan, sıklıkla Herman Melville ve William Faulkner gibi ustalarla kıyaslanan Cormac McCarthy kariyeri boyunca Güney gotiği, Western ve postapokaliptik türlerde verdiği birbirinden başarılı eserlerle Pulitzer, National Book, National Book Critics Circle ve MacArthur Fellowship gibi ödüllerin sahibi oldu. 2009 yılında sinemaya da uyarlanan Pulitzer ödüllü Yol, kıyamet sonrası edebiyatının en önemli örneklerinden.
Bir baba ve oğlu yanıp kül olmuş Amerika topraklarında sonu asla gelmeyecekmiş gibi görünen bir yolculuğa çıkar. Niyetleri orada onları bir şeylerin bekleyip beklemediğini dahi bilmedikleri sahile ulaşmaktır. Rüzgârda uçuşan kurşuni küller her yeri ele geçirmiştir. Bu yıkım sonrası yolculukta kendilerini savunabilecekleri bir tabanca, yağmaladıkları yemekler ve birbirleri dışında hiçbir şeyleri yoktur.
Hiçbir umudun kalmadığı bir gelecekte bir baba ile oğulun hayatta kalmak için verdiği mücadeleyi anlatan Yol nihai yıkım, umutsuz azim ve bunlara rağmen kaybolmayan şefkatin anlatıldığı bir şaheser.
Çevirmen: Sevin Okyay
Sayfa Sayısı: 200
Cormac McCarthy
1933'te Rhode Island’da doğdu. 1953'te üniversite eğitimini yarıda keserek ABD hava kuvvetlerine katıldı. Hava kuvvetlerinde geçirdiği dört yılın ikisinde Alaska'da bir radyo programı yaptı. Sonra üniversiteye döndü, ilk öyküleri o sırada yayımlandı. Evlendi ve okulu yarıda bıraktı. Sık sık Herman Melville ve William Faulkner ile karşılaştırılan McCarthy'nin ilk romanı Orchard Keeper 1965'te Faulkner'ın editörü tarafından fark edilerek yayımlandı ve ilk romanlara verilen Faulkner Ödülü’ne layık görüldü. Son romanı The Road (Yol) ile 2007 yılında Pulitzer Ödülü’nü kazandı. 2009 yılında sinemaya uyarlandı.
Halen New Mexico'da son eşi ve oğluyla yaşıyor. Başlıca eserleri: Outer Dark (1968), Child of God (1974), Suttree (1979), Blood Meridian (1985), Sınır Üçlemesi: All the Pretty Horses (1992, O Güzel Atlar), The Crossing (1994), Cities of Plain (1998).
Not: "Pulitzer Ödüllü Yazarlar ve Kitaplar Liste 1" için tıklayın: Pulitzer Ödüllü Yazarlar ve Kitaplar Listesi 1
Commentaires