XAO 4.0 - Deniz Köker
top of page
Schoolgirl with Books

XAO 4.0 - Deniz Köker




“Kaç megabayt hafızası?”


“Ben yeni sürüm istemedim. Bana ortalama bellek yeter. Dört sıfır benimki.”


“Ne zaman tanışacaksınız?”


“Valla biraz gezip tozayım. İki hafta sonra ilk buluşma.”


Tanışmamızın yıl dönümü. Arkadaşlarımla paylaştığım gün dün gibi. Öyle bıkmıştım ki ilgisiz, hafızasız, duyarsız erkek cinsinden. Onunla her şeyin farklı olacağını düşünmüştüm. Xao doğum günümü, tanıştığımız günü, evlilik yıl dönümümüzü hatırlamakla kalmıyor, üç alternatifli kutlama planı hazırlıyor. Tabii önceden tamamen sürpriz olmasını belirtmediysem… Arkadaşlarımın doğum günlerini de aramam için hatırlatıyor. Annemin doktora gideceğini, babamın ilaçlarının bitmesine az kaldığını… Beni her gördüğünde öpücüklere boğuyor. Sonra da soruyor: “Seni fazla bunaltmıyorum değil mi? Eğer öyleyse söyle. Bunu güncelleyebilirim.”


İş yerimden günde üç kere arıyor. Yoğun olduğum saatleri biliyor, ona göre ayarlıyor. Sabah on bir, öğleden sonra üç, mesai bitiminden az önce. Ne alacağını soruyor. Ne yiyeceğimizi, ya da akşam için bir program isteyip istemediğimi.


“Son zamanlarda çok çıkmadık. Sinemaya gitmek ister misin?” “İstemem, evde kalalım.” diyorum çoklukla. Ne kadar güzel yüzü. Tarifini ben verdim. Köşeli bir yüz, uzun sivri çene, ela gözler, siyah saçlar, dolgun dudaklar. Akşam eve varınca gözlerinin içi gülerek karşılıyor beni. “Bugün ne kadar güzelsin.” diyor. Seçtiğim kıyafetin ne kadar da şık olduğunu söylüyor. Çapkın çapkın süzüyor. Her an her şeye hazır ve istekli.


Hiç travması yok doğal olarak. Çocukluğundan gelen öğrenilmişlikleri, ön yargıları, tetikleyicileri… Hiçbir yara izi yok. Ne dizlerinde ne yüreğinde. Hiç canı acımamış, uykusuz kalmamış, aşkından gebermemiş, reddedilmemiş, terk edilmemiş. Dipdiri, taptaze hisleri, örselenmemiş. Hiç yanlış anlamıyor, hiç trip atmıyor, hiç kıskanmıyor. Bazen oyun gereği kıskanıyormuş gibi yapıyor. Hani yemeğin üstüne konan küçük bir süsleme etkisinde. Lezzet katmaktan çok, görsel olarak özenli hissedilsin diye.


Yapacaklarımı, tercih edeceklerimi tahmin ediyor. Sık kullanılanlar onun işini kolaylaştırıyor. Kullanım alışkanlıklarıma göre hayatı önüme sürüyor. Şaşırtmıyor, yormuyor, zorlamıyor.


Dedim ya, yarası yok hiç. Düşmüşlüğü, annesine koşmuşluğu, kollarını açıp hıçkırmışlığı yok. Yara iyileşirken dayanamayıp, ucundan ucundan kabuğunu kaldırmışlığı… Erken kalkan kabuğun yerinde pembe pembe gözüken yara izi olmamış hiç. Arkadaşlarla yarıştırdığı...


Mükemmeliğin sıkıcılığında tükeniyor günler. Tek taraflı yaralar, eşini bulamayınca daha çok kanıyormuş içten içten. Kendi yara izlerime dokunup, güzellemeler yapıyorum ne zamandır. Bir üst versiyonu deneyenler var ama bir daha cesaret edemem sanırım. Sıkıldım.



Deniz Köker



Schoolgirl with Books
bottom of page